21.06.2013 2010-2011 sezonu şampiyonuyuz biz.
Nerede?
"Temiz futbol ve adalet" diyenler? nerede?
İlhan Özmen'in yeni yazısı...
2010-2011 sezonu şampiyonuyuz biz. Nerede? "Temiz futbol ve adalet" diyenler? nerede? Futbol için hak ve adalet arıyoruz. Kimi zaman sokakta, kimi zaman telefonlarla kimi zaman maillerle veya fakslarla.. Hakkı yenilmiş, emeği çalınmış bir camianın taraftarlarıyız biz. Trabzondayız, İstanbuldayız, Ankaradayız, Hakkarideyiz, Vandayız, Ağrıdayız, İzmirdeyiz, Antalyadayız...
*
Dünyanın her yerinde "Bize her yer Trabzon" diyen insanlarız. "Bize her yer Trabzon" dediğimiz her yerde şikecilere, emek hırsızlarına karşı mücadele etmekten kaçmayacağız.
*
Türk futbolunun ırzına geçtiğiniz, emekleri çaldığınız, haksız kazançlar ile transferler yaptığınız, hal-hatır gönül ilişkileri ile yaptığınız şikeler yetti! Bir hesap vakti geldi artık....
Emeği çalınan, şampiyonluğu gasp edilen takımın taraftarlarının söyleyeceği bitmedi daha... Bitmeyecek...
*
Önce "Vatan haini" diye yaftalarlar sizi... Sonra "ispiyoncu..."
Buralarda hak ve adalet savaşı veren Trabzonsporlular var. Ya adalet ya anarşi diyen insanlar varken, geçit yok şikecilere, huzur yok emek hırsızlarına!
*
Şike, emek hırsızlığı varsa, Adalet ve hak arayışı da vardır. Var olacaktır.
*
Meydanlarda, telefonlarda, maillerde, bize her yer Trabzon dediğimiz her yerde... Trabzonsporlu çocuğun çığlığı kulaklarda "Şampiyon Trabzonspor"
*
Suç kesin, Suçlu malum... Susanlar?
*
Gereği düşünüldü, Şikeci emek hırsızlarına adaletli olmaktır en büyük ceza...
Trabzonsporlu hayalleri çalınan çocuklara karşı boynumuzun borcudur adaleti kovalamak...
***
Tuncel Kurtiz "Geçit Yok" şiirini okurken çok etkilenmişimdir. Onun verdiği etkiyle şiiri Trabzonspor'un adalet arayışı üzerinden ele almaya çalıştım. Çünkü zordur paraya karşı emeğin savaşını vermek... Kimi yerde tıkanır kalırsınız, aslında ağız dolusu küfürler etmek istersiniz. Sizi anlayan, kendinizi anlatabileceğiniz insanlar bulamazsınız.
Trabzonspor taraftarının vermiş olduğu bu mücadele filmlere konu olacaktır. Çünkü, başka bir takım taraftarı olsa şimdiden bu mücadeleden vazgeçmişti. Benim anlamadığım 2010-2011 sezonunda ligden düşen takımlar veya taraftarları "Ulan bu sezon şike yapıldı, neden biz düşürüldük?" demiyor ve hak aramıyor.
Tarih bu onurlu savaşı yazacaktır. 3 Temmuz 2011'den sonra devam eden şike mücadelesi seneler sonra Trabzonsporlu nesillere bir kahramanlık öyküsü olarak anlatılacak. Bu öykünün kahramanı olan insanlar bugün UEFA ve FIFA'ya her türlü tesiri etmek için çabalıyor. 
Paraya karşı emeğin savaşını verirken vatan haini olduk, ispiyoncu olduk, kim bilir daha neler olacağız? Bu mücadele bizim, bu şampiyonluk bizim, bu kupa bizim... 
Şampiyonluk kupası tek başına hiçbir şeyi ifade etmez. O kupayı kazanmak için sahaya dökmüş olduğunuz alın teri kadar şerefi yoktur. Emek hırsızlığı, şike, kirli ve pis oyunlar ile kupayı müzesine götürmek için her yolu mübah kılan bir topluluğa bunları anlatmak çok zordur. Ama gün gelir hesap döner. İnşallah(!) 2010-2011 sezonunda Trabzonspor'un hakkının çalındığı gibi onların da hakkı çalınır. İşte o zaman adaletin, hak etmenin, şerefin ne olduğunu anlarlar. Gerçi onlar adil ve şerefli olunca o başarıyı yakalayacak seviyelere gelemiyorlar ama neyse...
3 Temmuz 2011'den süre gelen zamanda hak ve adalet için inancını yitirmeyen bütün Trabzonspor taraftarına selam olsun, bu sürecin gerçek sahibi taraftardır! Ne mutlu Trabzonsporluyum diyene ve Trabzonspor'u hayatının en merkezi noktasına koyabilene...