Bunu anlatmak için öncelikle Trabzonspor tarihinden epey gerilere Osmanlı tarihine uzanacağız ki günümüzdeki durumu daha iyi anlayabilelim.
 
Parlamentonun Kuruluşu (1876)
 
Birinci meşrutiyetle ilk defa padişahın yetkileri kısıtlandı, insanlara seçme ve seçilme hakkı verildi. Peki bu nasıl oldu? Kendiliğinden mi? Hayır.
 
 
İstanbul (Tersane) Konferansı
 
Rusya ve Avrupa ülkeleri Balkan halklarının haklarını korumak için ultimatum vermişti. Hatta bataryalarını İstanbul'a çevirmişlerdi. Onlar topraklarımıza girmesin diye İstanbul Konferansı sırasında mecburen, alelacele meşrutiyet ilan edildi, parlamento açıldı.
 
Çok Partili Seçimler
 
Cumhuriyet döneminde ilk defa çok partili seçim 1946 ve 1950 yılında yapıldı. Peki çok partililik kendiliğinden mi kabul edildi? Hayır.
 
 
Soğuk Savaş Döneminde Sovyetler Birliği
 
Soğuk Savaş döneminde doğu sınırları ve boğazlar konusunda anlaşmazlık yaşayan Türkiye zamanın devi Sovyetler Birliği'ne karşı yalnız kalmamak için NATO'ya üye olmuştu ve NATO üyeliğini sürdürebilmesi için tıpkı diğer üyeler gibi çok partili hayata geçmesi gerekiyordu. O sayede çok partili hayata geçtik.
 
İnsan Hakları
 
1980'lerde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin uygulanması konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yetkisini tanıdık. Kendiliğinden mi? Hayır.
 
 
NATO'ya giren Türkiye gümrük birliğine hiçbir şekilde alınmıyordu ve gelir oranı komşusu Yunanistan'ın çok gerisine düşmüştü. Gümrük Birliği'ne girebilmemiz için AİHM'nin yargı yetkisini kabul etmemiz şartı koşuldu. O sayede Türkiye'de insan hakları, ulusalüstü koruma altına alındı.
 
Örnekler çoğaltılabilir. Tüketicileri koruyan Tüketici Kanunu, devletten her konuda bilgi almamızı sağlayan Bilgi Edinme Kanunu, birkaç yıl içinde yürürlüğe girmesi beklenen çevre düzenlemeleri ve daha nicesi... Bunların hiçbirinde kendiliğinden kabul söz konusu değil. Tamamen dış dünyanın, özellikle de Avrupa'nın şart koşması sayesinde, uğrunda büyük mücadeleler vermemize gerek kalmadan bu hakları edinmiş bulunuyoruz.
 
Gelelim hakkımız olan 2010-2011 şampiyonluk kupasına. Yıldırım Demirören ne diyor? "UEFA talimat verirse gerekeni yaparız"
 
 
Başka nasıl olacaktı ki zaten?
 
Burçin Aydoğdu