İNCE İNCE
23.12.2013 Yakın zamanda Trabzonlu bir düşünürümüzün(!) kullandığı bir deyimin açıklamasını yapar gibiydi Fırat Aydınus “İnce ayarlı bir çalışma” yaptı, yapıyor. Yakın zamanda yönettiği tüm Trabzonspor maçlarında durum bu.
İNCE İNCEİlk 7 deplasmanından yalnızca 4 puan, geriye düştüğü maçlarda yalnızca 1 puan çıkarabilen bir takım olarak sahaya oldukça defansif bir kadroyla çıktı Trabzonspor. Malouda’nın yokluğunda forma bulan isim beklentilerin aksine Adrian değil Aykut Akgün oldu. Klişe tabirle “önce durdur, sonra vur” yapmayı planlamış gibi gözüküyordu Mustafa Reşit Akçay. İlk yarının özellikle ilk 30 dakikasında Galatasaray’ın temposuz oyunu Trabzonspor’un durdurmadan önce de vurabileceği pozisyonlarla geçti. Önce Colman’ın kaçan pozisyonu, sonra Henrique’nin dokunamadığı Mustafa Yumlu kafası.İlk yarının son 10 dakikasında uzaktan şutlarla etkili olmaya başlayan Galatasaray 2. yarıya da hızlı başladı ancak tıpkı ilk yarıda olduğu gibi ilk ciddi gol pozisyonunu kaçıran Henrique’nin kafasında Trabzonspor oldu. (Belki de Henrique kaçırdı demektense Muslera kurtardı demek lazım)  Futbolun cilvesi tüm maç rakibi neredeyse kendi ceza sahasında karşılayan Trabzonspor ilk golü kontradan yedi. Onur onu da kurtardı ama Burak’ın kısmetine yapacak birşeyi kalmamıştı. Tabi burada pozisyon Burak’a gelene kadar Sneijder-Drogba ikilisinin güzel paslaşmaları yanında Mustafa Yumlu-Aykut Demir ikilisinin neler yaptığına bakmakta da fayda var. Geriye düşen Trabzonspor’un alışıldığı üzere geri dönemeyeceğini düşündüğümüz dakikalarda Olcan’ın muhteşem top kontrolü ve etkili son vuruşuyla skor 1-1’e geldi. Sonrasında Sabri’nin mükemmel(!) ortasında Selçuk’un kafası ve Burak’ın mucizevi ayağı… Top girmek istedi mi giriyor gerçekten. Bu golde de olayı tamamen şansa bağlamak yerine 2 hususa dikkat çekmekte fayda var 1) Galatasaray orta 3’lüsünden biri olan Selçuk’un goldeki katkısı (Zokora ve Aykut Akgün’ün maç boyunca böyle bir aksiyonunu hatırlayan var mı?) 2) Mustafa Yumlu’nun Burak topa vururkenki pozisyonu.. Sırtı topa dönük olmasa belki de topa kendisi vuracaktı.Maç 2-1’e geldikten sonra Mustafa Yumlu’nun direkten dönen kafa vuruşunda maç Trabzonspor için bitti belki de. Sornasıdna Colman’ın kırmızısı işin tuzu-biberi oldu. Kalan dakikalar tıkı önceki dakikalar gibi Galatasaray’ın şutları ve Onur’un kurtarışlarıyla geçti. Ve akşamın kaybedeni Trabzonspor oldu.Trabzonsporla birlikte günün diğer kaybedenlerinden de sözetmekte fayda var Fırat Aydınus maçın başında Galatasaray’ın penaltısını vermemiş olmasına rağmen öyle bir maç yönetti ki “Keşke o penaltıyı verseydi de adam gibi maç yönetseydi” dedirtti. Galatasaray’ın sistematik sertliğine müsaade ederek belki de maçın kaderini belirledi. Melo,Riera,Drogba’ya gösterdiği müsamaha, Mustafa Yumlu’ya gösterdiği müsahamasızlık… Çok uzağa gitmeye gerek yok Trabzonspor-Sivasspor maçına dönelim. Sivassporlu futbolcu Mustafa’ya dirseği vuruyor, Fırat Aydınus faulü Sivasspor lehine veriyor. Ve kısa süre sonra Mustafa Yumlu’ya tartışmalı bir kırmızı kart gösteriyor. Ne kadar da tanıdık değil mi? Yakın zamanda Trabzonlu bir düşünürümüzün(!) kullandığı bir deyimin açıklamasını yapar gibiydi Fırat Aydınus “İnce ayarlı bir çalışma” yaptı, yapıyor. Yakın zamanda yönettiği tüm Trabzonspor maçlarında durum bu.Gecenin bir diğer kaybedeni Mustafa Reşit Akçay. Maç sonrası röportajında Colman’a yüklendi, çok iyi oynadık dedi. 5 dakika sonraki basın toplantısında üstü kapalı olarak hakeme yüklendi. “Gol atıyoruz ama gol de yiyoruz. Bu yalnızca defansımızdan değil, 2. ve 3. bölgede yapamadıklarımızdan, kaçırdığımız gollerden kaynaklanıyor” dedi –ki bu da bi nevi iyi oynayamadık demek. 5 dakika arayla bu kadar farklı 2 açıklama… Yorumsuz.4-3-1-2 oynayan Galatasaray’a karşı Trabzonspor’un en önemli gol opsiyonu defansın arkasına sarkan Yusuf ve Olcan’ı topla buluşturmaktı ancak onları topla buluşturacak en önemli isim olan Adrian saha kenarındaydı. Galatasaray’ın Trabzopnspor’un oynamasına müsaade ettiği ilk yarıda Adrian oyunda olsa farklı bir sonuç olabilir miydi? Ya da Galatasaray baskısının sinyallerinin geldiği 30-45’ten sorna 2. yarıya Adrianla başlansa topu biraz daha ayağında tutabilir miydi Trabzonspor? Bırakın Adrianla başlamayı 2-1 yenik durumdayken bile 3. değişiklik olarak Adrian’ı düşünmedi Mustafa Hoca. 2-1’lik mağlubiyetten şikayet ediyorsa böyle bir hamle yapmış olmasını beklemek en doğal hakkımız diye düşünüyorum. Hocanın sol bekteki Aykut ısrarını da anlamak mümkün değil. 4-3-1-2’nin en büyük zaaflarından biri iyi kanat akını yapan takımların bu sisteme kanattan çıkaracağı zorluktur ancak Trabzonspor dün de Aykut Demirle sol kanadı kırık bir takım görüntüsündeydi.
Ligin en az topla oynayan, kalesinde en çok isabetli şut gören, hücum bölgesinde topla en az oynayan takımı olan Trabzonspor dün de kalesinde 15’i isabetli olmak üzere 19 şut gördü. Devre arasında takımı ileriye taşıyacak, ön bölgede oynatacak transferler yapılması şart. Tabi bu transferlerle birlikte mentalitenin de değişmesi gerekiyor. Yoksa İbrahimovic’i de alsanız rakibi ceza sahanızda kabul ettikten sonra ne fayda?
Geçen hafta Bursaspor karşısındaki pozitifimsi futbolun getirdiği umutla kısa süre içinde yine karamsarlığa dönüştü Trabzonspor taraftarı açısından. Ancak dün kısa süre içinde kendisiyle çelişip farklı şeylerden şikayet etse de Mustafa Reşit Akçay mutlu olmalı. Zira 22-25 puan aralığına hal-i hazırda ulaşmış vaziyette. Kendisini başarılı addedebilir. Onur olmasa bu puanların kaçını alabilirdi? Onur olmasa kendisi hala Trabzonspor teknik direktörü olarak görev yapabilir miydi? Nacizane tavsiyem bunları bir düşünsün…
Berat BULUT
Etiketler: