Fenerbahçe cephesinin son dönemde balıklarla ilgili telefon konuşmaları nedeniyle gündeme taşımaya çalıştığı eski yönetici  Recep Denizer sessizliğini bozdu.
 
Denizer, avukatı Nusret Yılmaz aracılığıyla geniş bir yazılı açıklama yaptı. Yer yer yoğun  eleştirileri yer aldığı metinde şu görüşlere yer verildi:
"Spor, evrensel ölçülerde kabul edilmiş ahlaki bir değerdir. Bu vasfıyla ortak bir payda olarak, insanları bir araya getirir ve ahlakın ışığıyla yücelme ve rekabet duygusunu paylaşmalarını sağlar.  Spor müsabakalarının sonucu, müsabakanın gerçekleştiği alanın sınırları içinde belirlenir.  Bu durumahlak, hukuk ve genel kabulün bir gereğidir.   Ancak bu şekilde, hem sporcular hem idareciler hem de seyirciler ortak bir değer etrafında toplanabilirler. Fakat ne yazık ki genelde spor, özelde ise futbol -bir süredir- ülkemiz insanının birleşme, bütünleşme, paylaşma, tatlı bir rekabetin hazzını yaşama alanı değil, kutuplaşma kaynağı haline gelmiştir.
 
Çünkü ulusal ve uluslararası tüm bağımsız yargı kurum ve kurullarının ifade ettiği üzere:
 
 
Türkiye, 3 Temmuz 2011 tarihinde “şike” gerçeği ile yüzleşmek durumunda kalmış sağduyu sahibi, adalete ve fırsat eşitliğine inanan yurttaşlarımız bu durumu Türk Futbolu’ nun bağırsaklarının temizlenmesi için bir milat olarak görmüştür.
 
Kamuoyunun malumu olduğu üzere, adı geçenler İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’ nde yargılanmış mahkemece bazı sanıkların “Beraatı” doğrultusunda karar verilmiş, bir kısım sanıklar ise eylemleri sabit görülerek cezalandırılmıştır. Camialarının büyüklüğünden almış oldukları gücü yanlış yerlerde kullanan ve asırlık tarihlerini lekeleyen bazı sanıkların cezaları ise kesinleşmiştir.
 
Şike ve teşvik eylemlerinin organizasyonunu yapan, yargılandığı mahkemede “Çıkar amaçlı suç örgütü, mafyanın Türkçe karşılığıdır” diyen, ne var ki “Şike ve Teşvik Primi Suçlarını İşlemek Amacıyla Suç Örgütü Kurup Yönetmekten” hüküm giyen Aziz Yıldırım’ın, müvekkilimiz Recep Denizer’i kast ederek attığı iftiralar sürpriz değildir.
 
3 Temmuz 2011 tarihinden beri mahkemeye, basına ve kamuoyuna yaşananlarla ilgili söylediği her şeyin gerçeklerle uyuşmadığı ortaya çıkan ve şike yaptığı kanıtlanan kişilerin alışılagelmiş davranışları maalesef devam etmektedir.
 
Bulundukları makamdan aldıkları güçle başkalarının sahada akıttıkları alın terini ve emeğini hoyratça gasp etme cüreti gösteren, yargılamanın bütün sefahati boyunca kendilerini aklamaktan ziyade, savunma sınırlarını aşarak başka şahıs ve kurumları karalamayı adeta ilke ve görev edinen, eylemleri yargı kararıyla tescillenen bu şahısların son çırpınışları herkes tarafından ibretle ve hayretle izlenmektedir.
 
Türkiye Süper Ligi 2010-2011 Futbol Sezonu’nu "82 helal puanla" şampiyon bitiren Trabzonspor Kulübü’nün Yönetim Kurulu Üyesi olmak şerefine nail bulunan müvekkilimiz Recep Denizer’in, Aziz Yıldırım’ ın “örgüt liderliği, şike ve teşvik pirimi verme” eylemlerinden hapisle cezalandırıldığı şike dosyası kapsamında kolluk kuvvetlerince ifadesi alınmıştır. Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı müvekkilimiz hakkında “Kovuşturmaya Yer Olmadığına” dair karar vermiştir. Ve bu karar kesinleşmiştir.
 
Keza şike sürecinde adeta üç maymunu oynayarak Türk Futbolu’ nun geleceğini değil, erk sahibi kişi ve kulüpleri kurtarma telaşına kapılan, bu kişiler hakkında hukukun emirlerini uygulamayan, Trabzonspor Kulübü ve herhangi bir mensubunun şüphe uyandırabilecek en küçük bir hareketinde ağır cezalar vereceğine kesin gözüyle bakılan TFF’ nun çatısı altında yapılan yargılamadan da müvekkilimiz Recep Denizer yüzünün akıyla çıkmış, PFDK “Hakkında Ceza Tertibine Yer Olmadığına” karar vermiştir. Ulusal ve uluslararası tüm yargı ve disiplin makamları, Aziz Yıldırım’ın fiillerinin şike olduğunu belirtirken müvekkilimiz Recep Denizer ile ilgili tek bir yaptırım dahi uygulanmamıştır.
 
 
Bugün kameralar arkasından seslendirdiği iftiralar aynı kişilik özelliklerinin yansımasıdır.  Zira boğazına kadar girdiği şike gayyasında, kendi temizliğine kimseyi inandıramayanların, herkese kendi çerçevesinden bakması doğaldır.
 
Daha da acı olanı ise:
 
 
Müvekkilimiz hakkında suç isnat ve iddialarına karşı her türlü dava ve şikâyet hakkımızın kullanılacağının bilinmesini isteriz.
 
Ayrıca bu akşam ulusal bir televizyon kanalında canlı yayına katılacak olan Aziz Yıldırım, alışılagelmiş iftiralarına devam ettiği takdirde, tarafımızdan anında cevap hakkı kullanılmak üzere gerekli talepte bulunulacaktır. İfade özgürlüğünü önemsediğini düşündüğümüz medyamızın, şike faili kadar, şike mağdurlarının ifadelerine de yer vereceğini umuyor ve diliyoruz.
 
Evlatlarını futboldaki adaletsizlik yüzünden kaybeden bir şehrin, çığlığına kulaklarını kapatanlar, elbet bir gün vicdan mahkemesinde layık olduklarını bulacaklardır.
 
Son olarak belirtmek isteriz ki:
 
Futbol sahalarımız Hüseyin Avni Akerler' in, Metin Oktaylar' ın, Lefter Küçükandonyadisler' in, Baba Hakkılar' ın sahalarıdır. Futbol sahalarımız suç örgütlerinin, şikecilerin, ahlaksızların oyun alanı olmamalıdır.
 
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.     
 
                 
Recep Denizer Vekili