Girilen pozisyonlardaki beceriksizliklere Kasımpaşa ileri uç oyuncuları da aynı şekilde karşılık verince Hami ve Şota Hoca gibi 2 büyük golcünün takımlarının maçı ironik bir şekilde golsüz tamamlandı.
Barış Başdaş – Yalçın Ayhan gibi iki uzun ve ağır stopere sahip Kaısmpaşa belki 40. saniyede verdikleri pozisyonunda etkisiyle ilk yarım saatte çok dağınıktı. Bu kadar ağır tandeme sahip bir defansın defansı bu kadar önde kurması Trabzonspor’un birçok gol pozisyonuna girmesine sebep oldu. Adrian, Janko ve Olcanla girilen gol pozisyonlarından sonuç gelmeyince “Atamayana atacaklar mı?” diye düşündük ancak Adem Büyük de kalitesine yakışmayacak vuruşlarla gol sessizliğini bozamadı.
2 takımın yedek kulubeleri de çok zengin olmamakla birlikte hamle şansı daha zayıf olan ve dolayısıyla öne geçmeye daha fazla ihtiyacı olan takım Trabzonspor’du.  Nitekim ilk yarıda gelmeyen golün sıkıntısı ilk yarının sonlarıyla birlikte ikinci yarıda da kendini gösterdi. Bir türlü organize olamayan takımına müdahale şansı kısıtlı olan Hami Hoca Şahin, Zeki gibi isimleri oyuna alarak takımını canlandırmak istedi ancak buna muvaffak olamadı.
Pozisyon açısından daha kısır geçen 2. yarıda Kasımpaşa daha fazla pozisyona giren ve son 10 dakikaya kadar  oyunun kontrolünü daha fazla elinde tutan taraf oldu.  Bunda Olcan-Yusuf ikilisinin (özellikle Olcan’ın) ve Adrian’ın takım savunmasına katkı vermemelerinin etkisi büyüktü.
İlk yarıdaki hızlı çıkışlarda etkili olsalar da Colman-Zokora ikilisinin beklenilenin çok altında performans sergilediklerini belirtmek gerekir.  Özellikle maçın sonlarında oyundan tamamen düştüler.
Kendisine genel olarak büyük saygı duymakla birlikte Olcan bugün çok negatif bir görüntü sergiledi. Hakemle didişme olayını biraz fazla abarttı ve belki de şut tercihleriyle maçın golsüz bitmesine sebep oldu. 
Maçın hakemi bu kadar rahat bir maçı rezalet yönetti.   Bu kadar rahat bir maçı bu kadar kötü yönetmeyi başarabildiği için kendisini tebrik etmek(!) geekir. Maçın başında Kerem Şeras’a vermediği kartlar, sonrasında Zokora’ya vermediği kartlarla maçın kontrolünü kaybetti.  Sonrasında maçın kontrolünü tekrardan eline almak isterken oyunu sıkça kesti ve her “ahhhh!” diyip kendini yere atan futbolcuya faul verdikçe futbolcular yerden kalkmamaya başladı ve tempo iyice düştü. Temposu bu kadar düşük bir maçta bu kadar pozisyon olması da bu akşam takım defanslarının ne kadar kötü olduğunun bir kanıtı olsa gerek.
Yazının başındaki konuya dönersek Özerli Trabzonsporla Adrianlı Trabzonspor arasında en az 2 vites fark var. Ne kadar futbol zekası yüksek bir oyuncu olsa da maç eksiği de olan Adrian çok temposuz bir görüntü sergiledi.  Bourceanu da Colman’a göre daha dinamik bir oyun sergiliyor ve Colman’ın bu sezonki halini baz alırsak oyunu daha iyi yönetiyor, daha iyi top dağıtıyor.  Trabzonspor’un uzun süre dikine oynayabilen tek oyuncusu olan Colman’ın o halinden eser yok…
Hami Hoca’nın kadro seçimlerinde belli bir istikrarı var. Bugünün belki de tek tartışılacak konusu “ Neden Soner değil de Zeki? “ olabilir.
Sonuç olarak   Trabzonspor atamadı,  Kasımpaşa atamayana atamadı.  Özer-Bourceanu ikilisinden mahrum oynayan Trabzonspor özellikle maçın 2. yarısındaki oyunuyla geçen sezonu ve bu sezonun ilk devresindeki silik günlerini hatırlattı. Nispeten rahat bir takım olan Kasımpaşa karşısında 2 önemli puan kaybedildi.
Trabzonspor Avrupa’ya gitmek istiyorsa önündeki Elazığ ve Gençlerbirliği maçlarından 6 puan almak zorunda.
  Berat BULUT