Türkiye’de şikeyi suç olma kapsamından çıkaran PFDK kararları ve gerekçelerinin ardından başlatılan suç duyurusu kampanyası ile ilgili olarak BMN Yönetim Kurulu Üyesi Sn. Metin Külünk ile organizasyon hakkında kısa bir görüşme yaptık.
 
Sayın Külünk, bu kampanya fikri nereden doğdu?
Şike davası pek çoklarına göre 3 Temmuz 2011’de başlamış olabilir ancak bizim için bu mücadele 22 Mayıs akşamı başlamıştı. Zira adı geçen sezonun daha Nisan ve Mayıs aylarında fenerbahçe’nin bu tür bir organizasyon içinde olduğunu görmüş ve buna tepki vermeye başlamıştık. O dönemden bugüne protesto olsun, kamuoyu duyurusu olsun, eylem olsun çeşitli organizasyonlar yaptık. Bugün bulunduğumuz noktada yapılabilecek ve hatta yapılması ivediliklik arz eden önemli bir konu olduğunu düşündük bu suç duyurusunun.
 
Neden?
Çünkü PFDK gerekçeli kararını açıkladı. Yani elinde kendince gizli tuttuğu tüm kozu masaya açtı. Gördük ki, bu pisliği örtmek için ellerinde tuttuklarını iddia ettikleri koz, tamamen hukuka ve vicdana aykırı. Hatta öyle ki, kararlarını dayandırdıkları örnek kararlar bile yalan temeller üzerine inşa edilmiş vaziyette. Biz sadece kamuoyu yaratmanın değil, aynı zamanda sağlam ve dayanağı olan adımlar atmanın derdindeyiz. Bu da son derece gerçekçi ve somut bir adım. Biz böyle düşündük ve bu nedenle Yargıtay ve UEFA kanadının aksiyonunu beklerken böyle bir adım atmanın tam da zamanı olduğunu düşündük.
 
Bu başvurular amacına ulaşabilir mi?
Biz kesinlikle somut bir adım atabileceğimizi düşünüyoruz. Dava dilekçesini gördüğünüzde bunun basit bir suç duyurusu değil, adeta gerekçeli bir mahkeme kararı olduğunu anlıyorsunuz. Açık hiçbir kapı bırakmadan, hatta Türk Yargısı’na iş yüklemeden yol gösterecek çok iyi bir dilekçemiz var. Bu nedenle eğer bu adım amacına ulaşmazsa, Türkiye’de adaletin tesisi adına hiçbir adımın da kolay kolay amacına ulaşamayacağını düşünüyoruz.
 
Bu dilekçe nasıl hazırlandı, içeriğinde neler var?
Bu dilekçeyi Trabzonspor’un davaya müdahil olması sonrası sabahını akşamını bu işe adayan Sn. Atilla Dilaver hazırladı. Kendisinin gönüllülük esasıyla yürüttüğü çalışmaların sonucunda ortaya çıkardığı hukuksuzlukların bir özetidir bu dilekçe. İçeriğinde alınan kararların hangi yasa maddeleriyle çeliştiğini, hangi tahrifatların yapıldığını anlatıyor. Şüphesiz ki, bu hukuksuzlukları yapanlara fırsat vermemek için mümkün mertebe içeriğini son ana kadar detaylarıyla vermeyeceğiz.
 
Bunu nasıl sağlayacaksınız?
Bunu %100 başarılı bir şekilde saklayamayabiliriz ama deneyeceğiz. Sonuçta sağlam bir başvuru yapıyoruz. Açık kapı kalmıyor karşı tarafa ama kendilerinin ne kadar izandan uzak olduklarını bildiğimiz için, onlara önceden bir savunma hazırlama fırsatı da vermek istemiyoruz.
 
Kampanya duyurulmadan önce ne gibi çalışmalar yapıldı? Bir altyapı hazırlandı mı?
Tüm dikkatimizi kampanyanın örgütlenmesine ayırdık. Zira dava dosyasını zaten Sn. Atilla Dilaver hazırldığı için bize bu konuda fazla bir iş düşmedi. Aynı zamanda bordomavi.net yönetimi içindeki avukat arkadaşımız Metin Mollasalihoğlu da bunu bir başvuru dilekçesi haline dönüştürdü. Biz de bu esnada hangi illeri baştan örgütleyebiliriz diye plan yaparak, harekete geçtik. Duyuru kamuya açıklanmadan önce biz 20 civarı il ile görüşmüştük zaten. Bunlardan bir kısmı da başvurularını yapmaya başlamıştı. Bunları teker teker duyuracağız.
 
Bu kampanya kimlere açık?
Bu kampanya bordomavi.net’e özel veya hatta Trabzonsporlular’a özel bir kampanya değil. Türkiye’de bu pisliklerin temizlenmesine yönelik kim insiyatif alıyorsa, onların hepsine yönelik bir kampanya. Elbette ki biz öncelikle Trabzonsporlular’ın bu davaya sahip çıkmalarını bekliyoruz. Ama tüm futbolseverlere, hatta tüm vatandaşlara açık bir kampanyadır bu.
 
Tahkim, TFF Yönetim Kurulu, vd. neden yok işin içinde?
Şu aşamada aldığı kararı gerekçelendiren kurum PFDK. Zaten bizim isyanımız ve duyurumuz da bu gerekçelere yönelik. Dayandırdıkları bu gerekçelerle bu kararları almaları hukuka aykırı. Dolayısıyla şimdilik en somut iş bu başvuruyu yapmaktı. Diğer kurullara da sıra gelecek. Mesela Etik Kurul. Onların da daha bizden çekecekleri var. Beklesinler bakalım aldıkları kararların ardında nasıl durabilecekler?
 
PFDK deyince, bu kurulun o kararları aldığı dönemde içinde bir de Trabzonsporlu üye vardı. Avukat Yusuf Reha Alp. Bu sizi düşündürdü mü?
Bizim referansımız hep “Önce ve Sadece Trabzonspor” demektir. Biz böyle bakarız olaylara. Ama aynı zamanda yol yordam da bilir, ona göre davranmayı düstur ediniriz kendimize. Elbette ki Sayın Alp bizim bildiğimiz, tanıdığımız değerli bir Trabzonsporlu’dur. Kendisi PFDK’nın almış olduğu akla zarar kararların pek çoğuna şerh de koymuştur. Biz bu başvuru işine girmeden önce ne yapacağımızı ve neden yapacağımızı kendisine ilettik. Kendisinden bizleri gururlandıran bir cevap aldık. Sayın Alp bize “Keşke önceden haberim olsaydı size daha fazla katkıda bulunabilseydim, eğer ki Adalet sağlanacaksa yani Trabzonspor hakkı olan kupayı alacaksa Fenerbahçe küme düşürülecekse ve ben bunun gerçekleşmesi için bedel ödeyeceksem en ağır bedeli ödemeye hazırım”demiştir. Böyle bir cevap almak güzel fakat almasak ne fark ederdi? Hiçbir şey. Biz bildiğimizi yapacaktık ama baştan kendisine biz haber verelim istedik ve böyle bir cevap almaktan da büyük mutluluk duyduk.
 
Kulübün bu işe bir iştiraki var mı?
Hayır. Kulübümüz bu konularda çok girişken değil. Bu davayı zaten baştan beri çoğunlukla taraftarımız yürüttü. Trabzon Barosu’nun kendince davaya dahli de buna bir örnektir. Zaten biz bu tür organizasyonlarda kulüpten bağımsız davranmayı istiyoruz. Ayrıca her şeyi kulübümüzden bekleme lüksümüz de yok. Eğer bizim elimizden bir şey geliyorsa, bunu biz yaparız.
 
Şike ile ilgili Trabzonspor Taraftarı’nın bugüne kadar yaptıkları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Herkes elinden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyor. Böyle de olmalı. Ancak biz bu tarz eylemler ve protestolar gerçekleştirirken örgütlü hareket edilmesi gerektiğinin altını çizmek istiyoruz. Örgütlenmeden yapılan işler çok iyi niyetlerle yapılsa da, sonuç almada yetersiz kalıyor. Ama şunun altını kalın çizgilerle çizerek söylemeliyiz ki, “her kim elinden bir şey geleceğine inanıyorsa, onu muhakkak yapsın”. Gerekirse sineğin yağını çıkaracağız.
 
Bu suç duyurusundan sonra? Planlarınız neler?
Daha hala yapabileceğimiz çok şey var. Bunları taraftarımızı motive ederek, koordine ederek yapacağız. Kimse ama hiç kimse bu davanın sonucundan endişeye kapılmasın. Son bildirimizin sonunda dediğimiz bizim temel düsturumuzdur. Ne demiştik: Biz var oldukça bu dava sonuçsuz ve sahipsiz kalmayacaktır.
 
Teşekkürler.
Ben teşekkür ederim.