Europol (Avrupa Polis Teşkilatı) Avrupa ve dünyada tespit
ettikleri şikeli maçların ve kişilerin yer aldığı raporunu açıkladı. Sadece
istatistikleri verilmiş olsa da, “sızan haberlerle” detaylar yavaş yavaş ortaya
çıkıyor. Buna göre Avrupa’da şike yapıldığı tespit edilen 380 maçın 79’u
Türkiye’den. Bunların ciddi bir bölümü de Fenerbahçe’nin maçları… Fakat
medyamız bunu nasıl yansıtıyor dersiniz:
“Europol’ün raporu, başta İtalya ve Almanya olmak üzere
birçok ülke futbolunun gündemini sarstı.”
Medyası böyle. Peki bakanının bir farkı var mı? Gençlik
ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Europol’ün raporuyla ilgili görüş bildiriyor. Peki
ne diyor dersiniz:
“Şike suçtur. Üzeri ÖRTÜLMESİ GEREKMEYEN bir suç. Kimsenin
göz yummasının mümkün olmayacağına, kimsenin örtbas etmeyeceğine göre ve 6222
sayılı kanunun Türk Hakim ve Savcılarınca uygulanacağına göre Türkiye'de bir
daha şike olayının vuku bulması mümkün değil. Geçmişte olan olaylar var mıdır,
yok mudur, bu konuda açıklama yapmak doğru olmaz. Gençlik ve Spor Bakanı'nın
eğer siyasal bir açıklama yapmasını bekleyenler varsa hayal kırıklığı
yaşayacaklardır. Çünkü 3 Temmuz'dan bu yana sürecin yargı boyutunu yargı
eliyle, idari boyutunun TFF yoluyla sağlanmasına dikkat ettik"
Şikeyi üzeri örtülmesi gerekmeyen bir suç olarak nitelendiren Bakan, yaşanan bir olay varsa buna da kimsenin göz yummayacağını iddia ederek, bir daha Türkiye’de şike yapılmaz, demiş. Konuyu siyasallaştırmayacaklarını söyleyerek, “özerk” TFF’nin idari anlamda tek yetkili olduğunu vurgulamış. Peki bu sözlerin ne kadarı doğru?
6222 sayılı kanunu 6 ay öncesinde “Avrupa’ya örnek
olacak” diyerek çıkartıp, şike skandalı patlayınca alelacele bir gecede
değiştiren meclis, süreci siyasallaştırmamış mıdır?
“Kişilerle kurumlar ayrılmalıdır. Gerçek kişilerin suçu yüzünden tüzel kişi ceza almamalı” diyen Başbakan süreci siyasallaştırmamış mıdır?
Başbakan “kişilerle kurumların ayrılması” telkinini UEFA Başkanı Platini’ye de yaparken, süreci siyasallaştırmamış mıdır?
“Avrupa’ya 5 yıl gitmesek ne olur” diyerek TFF’yi açık
açık yönlendiren aynı Başbakan, süreci siyasallaştırmamış mıdır?
Şike suçlusu Aziz Yıldırım Metris’ten “Bizimle
başbakanımızın arasını açmaya çalıştılar” derken, süreç siyasallaşmamış mıdır?
Skandalın ardından Ağustos 2011’de gizli gizli Rıdvan Dilmen ve Aykut Kocaman’ın Başbakanla görüşmesi süreci siyasallaştırmamış mıdır?
Binlerce tape, görüntü, hatta itiraf için yetersiz delil
diyenler, önce FMT’nin 24. maddesini, sonra FDT’nin 58. maddesini
değiştirenler, mahkemenin şike kararlarını yok sayanlar, Etik Kurulu’nun ilk
raporu keyiflerine göre olmayınca raporu değiştirenler, şikeyi sahaya
yansıtmayanlar olaya göz yummamış mıdır?
Bunlar ve nicesi ortadayken, sürecin siyasallaşmadığını
ve şikeye göz yumulmadığını iddia etmek, yüzümüze baka baka bu sözleri sarf
etmek bizleri aptal yerine koymaktır.
Başbakan’ın görüşlerini “gündem yorumlaması” olarak
değerlendirebilecek kadar saf ve güdümlü olmadığımıza göre, siyasetin kucağında
oyuncak olmuş şike sürecini bizlere “temiz” göstermeye çalışanlara da itibar
etmeyeceğimiz açıktır.
Avni Aker’de söylenen “Günahkârsın Fenerbahçe” tezahüratını
genişletiyoruz… Meclisinden basınına kadar, bu işi örtbas etmeye çalışan
hepiniz günahkârsınız… 
Gamze Bal
gbal@bordomavi.net