Ya Sabredeceğiz, Ya Mahvedeceğiz!
28.08.2016 Yiğit GAYRETLİ'nin kaleminden, G. Antep maçı değerlendirmesi...
Ne değişti geçen haftadan? Pek bir şey değil... Galibiyet beklediğimiz fakat mağlubiyetin de bizi şoka uğratmadığı bir maçtı. Zaten içinden geçtiğimiz bu süreç de dün akşamki maç kadar puslu ve dalgalı olacak. Bu kesin ve kendimizi hazırlamış olmalıyız...
Maça çok kötü başladık. Burada en büyük etken, Onazi’nin ısınırken yaşadığı sorunun maç içine taşınmasıydı. Onazi kişi olarak da mevki olarak da takımın kilit adamı. Yaşadığı problem onu bariz şekilde zorladı. Bu yüzden orta sahamız tamamen dağınık ve kopuk gözüktü. Pas alışverişi sekteye uğradı, direnç düştü ve uzun toplara mecbur bir görüntü sergiledik. Onazi’nin oynama isteği belki ağır bastı ama kesinlikle maça başlamaması gerektiğini görmüş olduk. Kendisi her ne kadar oyundan alınırken şaşırsa da ilk değişiklik olarak tercih edilmesi doğruydu. O dakikaya kadar G. Antep gibi yetersiz bir takımdan bile baskı gördüğüm dakikalar oldu. Bero’nun oyuna girişiyle pas istasyonu yine çok sağlıklı işlemese de dinamizm olarak karşılık vermeye başladık ve bu bile 3-4 net pozisyon bulmamıza neden oldu. 
50-60 metreye atılan uzun toplarda Muhammet’in yetersiz kalması ve dönen her topu Antep’in diri orta sahalarının toplaması, zaten oturmamış olan oyun şablonumuzu darma dağın etti henüz maçın başında. Bizim takım hüviyetine bürünebilmemizin en kolay yolu, her ne olursa olsun topa sahip olma konusunda direnç göstermek olmalı. Yapısal olarak bilinçsiz şişirilen her top, Antep gibi bir takım tarafından bile atak olarak geri döndürüldü. Okay’ın geçen hafta yaptığı hata tekrarlandı. Bu hafta da rakibe 20-25 metre mesafeden(tehlikeli bölge) çok fazla şut şansı verdik. Kalemize 30-35 metre mesafede konumlanan Antep orta sahası, şut konusunda biraz daha becerikli olsa skoru daha önceden bulabilirdi.
Peki doğru işler yok muydu? Vardı tabi... Özellikle Castillo’nun -hala eksikleri olmasına rağmen- hücumumuzu ayakta tutan unsur olduğunu söylemek gerek. Tam anlamıyla uyum sağladığında çok özel işler yapacağı net şekilde görülüyor. Dün akşam biraz da şanssızlıkla 1 gol 2 asist gibi bir istatistikten oldu. Özellikle rakip kaleye 30 metre ve daha yakın mesafelerde topla buluştuğunda yeteneklerini çok daha rahat sergileyebiliyor ve patlayıcı kuvveti daha da kıymetleniyor. 
Bero ve Suk’un oyuna dahil olmasından itibaren çok organize olmasa da (bunun için erken) varlığımızı ve baskımızı artırdık. Öne geçebilecek pozisyonlar da yakaladık. Beceri, şans, tercih gibi konularda eksiklik ve hatalarımız olmasaydı bu yazı bir galibiyet yazısına dönüşebilirdi. Sağlık olsun... 
Bu sene yaşanacak muhtemel dalgalanmaları ve ilk 11’in oturma sürecini de göz önüne aldığımızda “sabır” bizim anahtar kelimemiz olmak zorunda. İlk maçta şampiyonluk havasına girmediğimiz gibi bu maç sonunda da gemileri yakmayacağız, yaktırmayacağız. Trabzonspor’un pek fazla şansı kalmadı zira... Sakin, sabırlı ve ümitvar tavır gerekli ve mecburidir!
Bitirmeden önce bir paragraf da Ali Palabıyık’a ayıralım. Dün akşam sonuca etki eden bir kararı veya hatası olmadı. Genel anlamda gördüğünü çalmaya çalışan bir hakem fakat görme problemi var. Artık “topa gelişin” dahi hakem değerlendirmesine bırakıldığı bir ortamda, Ali Palabıyık ilk yarıda 3-4 adet arkadan müdahale ile kesilen kontra atağımızı kesenlerini kartsız geçiştirdi. Castillo, Mehmet gibi oyuncularımıza yapılan müdahaleler kartsız kalınca, Antep orta sahası direncini yükseltti ve kopuk orta saha yapımıza hem fizik hem de psikolojik üstünlük kurarak berbat bir 55 dakika geçirmemize neden oldu. Putsila’nın henüz ilk yarıda çift sarıdan kırmızıyla oyundan atılmamış olması, hakemlik adına skandal bir karardır. 
Daha farklı bir takım olacağız, daha iyi bir takım olacağız. Bunlar süre ve sabır isteyen süreçler. Bu dalgalanmaları sezon içerisinde yaşamamızın kaçınılmaz olduğunu unutmadan, eleştiri hakkımız da saklı kalmak koşuluyla yıkmadan devam etmeliyiz. 
Unutmamak lazım ya sabredeceğiz ya mahvedeceğiz!
Yiğit GAYRETLİ
Etiketler: