Trollcük Trabzonsporlular ve Dunning-Kruger Sendromu.. Uğur Sadıkoğlu yazdı.
19.09.2016
Yıllardan beri futbol ile az çok ilgilenen herkesin ortak bir kanısı vardır Türkiye'de Trabzonspor taraftarı futbolu çok iyi bilir..
Alanyaspor'a 3-0 kaybedilen müsabakadan sonra yine ortaya çıktı o çok bilmişler ordusu. Kimisi istifa dedi, kimisi kongre dedi öyle dedi böyle dedi yeri göğü inletti. Geçen sezon 4 haftada 10 puan toplayan Trabzonspor'u şampiyon ilan edenler, ileriye dönük planlamanın sistemli bir şekilde yapıldığı bu sezon takımı 4. Haftadan küme düşürdüler. Başından belirtelim, samimi şekilde eleştiri yapan bilinçli şekilde sonuca varan yorumlamalarda bulunan kardeşlerimi tüm kalbimle tenzih ediyorum.
Gerçekten futbolu bu kadar iyi mi biliyorlar? 90 dakika içerisinde sağlam bir analiz yapacak, neşteri vurup çözüm üretecek, idarecisinin kıyafetinden oyuncusunun sahada yürüyüşüne kadar irdeleyecek ve Trabzonspor'un kurtuluş reçetesini yazacak kadar iyi mi biliyorlar? Parantez açayım şahsi fikrimdir. Ben bu güruhtan Trabzonspor namına fikir üretmesini değil tek haneli rakamlarla basit bir matematik işlemini yapmasını bile istemem.
Her şeyi eleştiren, hiçbir şekilde memnun olmayan iyi günde kötü günde Trabzonsporluyuz mottosunu vurgulayıp kulüp için 5 lira harcadığında kendini en büyük taraftar olarak gören zihniyetin ta kendisidir bu. Mali yönden dibe vurmuş yevmiye defteri dahi tutulmayan bir kulübün ekonomisinin 180 derece terse çevrildiğini bu insanlara anlatmaya kalkmak deveye değil hendek takla attırmaktan daha zor! Sanırsın Trabzonspor her sezon yaptığı transferlerden tam verim alıyor, her sezon ligin tozunu attırıyor başarıdan başarıya koşuyormuşcasına yerden yere vuruluyor daha ligin ilk haftalarında. Hem de kendi taraftarları pardon trollcükleri tarafından. Bu trollcükler sosyal medyayı çok aktif kullanan tiplerdir. Her olaya makara ile yaklaşır %90'ı gerçek isim ve resim kullanmaz devamlı kaostan nemalanan işsizler ordusu Trabzonspor'u yine uçuruma itmek için fitnenin merkezi konumuna geçmiştir.
Dunning-Kruger sendromu yine tavan yaptı bahsettiğimiz malum bünyelerde. Forma almayan, kombine almayan, maça gitmeyen kısacası taraftarlığın t'sinin hakkını vermeyen Trabzonsporluların yıllardır mücadele ettiği o malum hastalık. 2000 yılında Justin Kruger ve David Dunning'e psikoloji dalında nobel ödülü kazandıran bu sendrom adeta kobay niyetine kullanılan bazı bünyelerde zuhur etmekte ve hızla yayılmaktadır. Ne demişti başkan Muharrem Usta sadece 5 gün önce  "Nasıl ki dibe çöküş bir anda olmadıysa takımın çıkışa geçmesi de bir anda olmayacak. Bu sezonun gündemi takım olmak, yeni stadımıza kavuşmak, ekonomik sürdürülebilirlik ve takımı 50. Yıla hazırlamak. Takımımıza skordan bağımsız desteğe devam etmek boynumuzun borcudur."  Esasında bu son cümle çok önemli zira ben taraftarım diyen herkes için geçerli bir mottodur. Skor taraftarlığı değil gerçek taraftarlığın temeli budur. Lafı çok uzatmadan mevzumuza dönelim.
Nedir bu Kruger sendromu kendi hastalığından haberdar olmayan bazı bünyeler için açıklayalım. 
Kısaca Dunning-Kruger sendromu der ki
- Bilgi sahibi olmayan insanlar, becerilerine aşırı değer biçme eğilimindedirler.
- Bilgi ve beceri sahibi olmayan insanlar diğer insanlardaki gerçek beceriyi fark edememektedirler.
- Yetkin olmayan insanlar kendilerindeki yetersizliğin boyutunu görememektedirler.
Her tespitin sonuna bir parantez açacak olursak her müsabaka sonrasında Trabzonspor taraftarının kendisini başkan, futbolcu, yönetici, scout vb. bir görevliymiş edasıyla konuşmaya iten nedir? Kariyerinde ve mevcut iş hayatında gözle görülür ivme yakalamış insanların her müsabakadan sonra itin malum yerine sokulmasının sebebi nedir? İşin en vahim boyutu bu insanların kendilerini birer başarı abidesi zannederek söylediklerinin doğru olduğuna inanmalarıdır.
Trabzonspor'un sabretmemesi gereken mevhum yukarıda bahsettiğim sendroma sahip insan topluluğudur. Üretmekten aciz hayat boyu negatiflikle yoğrulmuş beyinlere sahip bünyeler kulüp nazarında tahammül edilemez raddeye gelmişlerdir. Ben bu yönetime, dolaylı yollardan takıma ve teknik heyete bilinçli, samimi ve fedakarım diyen her taraftarın önce sabretmesini sonra yapılacak icraatları seyretmesini bekliyorum. Geçmişte defalarca kadrolar değişti hocalar geldi, yönetimler gitti, başkanlar istifa ettirildi ama bunun neticesinde zararı gören hep Trabzonspor ve ona gönül verenleri oldu. Yönetim yanlış yapmıyor mu? Elbette yaptı, yapıyor ve yapacak aksini iddia etmek mümkün olabilir mi?
Dünya futbolunda sabır, başarı ve istikrarın meyvelerini toplamış ve hala toplamakta olan kulüplerin isimleri UEFA listesinde merak eden açıp inceler bu ayrı bir yazının konusu olur. Biz o meyveleri toplayacak olan kulüplerden birisi olmak istiyorsak düşünmeliyiz en yakın örneklerini yakından gördüğümüz bir sistemin henüz daha başındayız. Yeneceğiz, yenileceğiz ama hep ileri gideceğiz. Dunning Kruger ile boğuşurken bir de Stockholm'e mahkum etmeyin inanmıyorsanız siz gölge etmeyin. 
Bizim troll veya trollcük olarak nitelendirdiğimiz ve yazının genel kısmının muhatabı olan zevatlar muhtemelen yazının sadece kalın puntolu kısımlarını okuyacaklardır. Einstein'dan  "Aptallığın en büyük kanıtı, aynı şeyi defalarca yapıp farklı bir sonuç almayı ummaktır."  sözünü onlara armağan ederek ana fikri prototiplere neşretmiş olalım.
İnanıyorum.
Güveniyorum.
Tam destek diyorum.
Planlı ve sistemli bir yapılanmayla bu takımın yeni stadyumuyla beraber ayağa kalkacağına gerçek Trabzonspor taraftarları gibi canı gönülden inanıyorum.