ALL-STAR SONRASI VAZİYET VE MANZARA
07.02.2017 Oğuz Zeytin yazdı...
TED Kolejlier - Uşak Sportif - Demir İnşaat Büyükçekmece - Yeşilgiresun - Pınar Karşıyaka 
  Üçü iç sahadaki bu beş maçlık seriyi namağlup geçmek bizi bir üst seviyeye taşıyacaktı. Serinin bitimine bir maç kala 2 G - 2 M olduk. TED maçını beklediğimizden zor kazanırken koç motivasyondan yakınmıştı. Yine Büyükçekmece maçını kötü oynayarak kazandık. İki mağlubiyet ise uzatmada geldi. 
All-Star arasını takımımızın iyi değerlendirip eksiklikleri gidereceğini ummuştuk. 
Bu eksiklikleri  
  1) Savunma ribaundları 
  2) Top kayıpları 
  3) Dış şutlar olarak belirtmiştik. 
  Sondan başlayayım... All-Star arasından önce maç başına 6 üç sayılık isabeti 29% ile buluyorduk. Son üç maçta ise ortalama isabet değerimiz 8'in üzerinde. Oran ise 36%'ya yükseldi. Üstelik bu üç maçta Caleb Green & Kenny Kadji toplamda 4/21 atabildi. İşte bu noktada Erol Can'a değinmek gerek. Son üç maçta 6/13'le dış şut kullandı. Yani maç başına iki isabet... İlk on dört maçta 12 isabette kaldığını düşünürsek bu yükselen katkının önemi hiç de azımsanamaz. 
  17,5 olan top kaybını son üç maçta 12,5'a çektik. Kullandığımız top sayısı 61,9'dan 66,3'e yükseldi. İki maçın uzamasındaki oyun süresini ihmal ederek sayı ortalamamız 78,6'dan 88,0'a çıktı (Üstteki maddede yer alan ekstra iki üçlüğü tekrar hatırlayalım).
  İyi güzel de Uşak ve Yeşilgiresun maçlarını neden kaybettik peki? 
  İlkinde 21, ikincisinde 19 hücum ribaundu verdik. Oyun süresinin büyük çoğunluğunu üç uzunla oynayan bir takımın böylesine ribaund zafiyeti yaşanması  
  - Yanlış savunma yerleşimi 
  - Düşük motivasyon ve enerji 
  - Kısalardan destek olmaması gibi sebeplerle açıklanabilir. 
  Savunmada adam adama çok rahat geçiliyoruz. İkili oyunlarda perde sonrası sürekli eksiliyoruz. Devamında ya boş şut imkanı ya da çembere yakın kolay pozisyon veriyoruz. Çare olarak dönem dönem Wright'ın tepede olduğu 3-2 alan müdafaası deniyoruz. Bu yerleşimden genelde faydalandık. Ancak alan savunmasının handikaplarından biri de yine hücum ribaundu vermek. Hele elinizde ribaund hakimiyeti olan bir pivotunuz yoksa işiniz daha da zorlaşıyor. 
  Motivasyon düşüklüğünü bizim takım için sebep göstermek çok doğru olmayabilir. Bu seviyelerdeki profesyonellerin oyuna bağlılığını/tutkusunu etkileyecek ne olabilir? Koçun son birkaç açıklamasında altını çizdiği ödemelerdeki aksama mı? 
  Enerji meselesi ise apayrı bir boyut. Altı yedi oyuncuyla kırk dakikayı geçirmek bile zorken biz uzatmaları o yorgun ayaklarla geçiriyoruz. Koç Bazarevich'in elinde dar bir kadro olduğunu sezon başından beri kabul ediyoruz. Haftada tek maç oynadığımız için bu rotasyonun zorlanmayacağı kağıt üstünde makul gibi dururken her hafta son beş dakika yapılan basit top kayıpları, ribaund için kalkmayan kollar koçun doğrularını sorgulatıyor. 
  Rotasyon dışında maç topunu oynayacağımız setler ve o seti bitirecek oyuncu tercihleri de daha önce "winner" bir koç olarak tanımladığım Sayın Bazarevich için çoğumuzda hayal kırıklığı yarattı. Birebirde adam geçme ve penetre bitirme kabiliyeti düşük Hardy üzerine çizilmiş böyle setler çoğu zaman başlamadan bitiyor. Kazanan koç imajını, ne yazık ki kazanan takımı yaratmada uzatmaya giden dört maçın kaybedilmesiyle söyleyemiyoruz. 
  Tabii sadece koçumuz değil yeri geldiğinde inisiyatif alacak, clutch timeda sahneye çıkıp eli titremeyecek lider bir oyuncuyu da arıyoruz. Bu tarife en uygun oyuncularımız Green ve Wright. Fakat ucu ucuna giden maçlara dönüp baktığımda Moody (Anadolu Efes), Hardy (BJK), Kadji ve son maçta sadece beş dakika parkeye çıkmış Lee'yi hatırlıyorum. 
  All-star sonrası oynadığımız üç maçın genel değerlendirmesini belli başlıklarda yapmaya çalıştım. Durumumuz bu kadarla sınırlı değil elbette. 
Mesela
Yeşilgiresun maçında Gutierrez'in takım savunması ve özellikle geçiş hücumuna katkısını aradığımızı söylemeliyim. 
  Moody'nin üçüncü çeyrekte skor 42-45 lehimizeyken, önünde koşan Green ve Erol'la üçe iki fast breaki oynatmayıp frene basışı, bir sonraki pozisyonda çaylak hatası bile denmeyecek şekilde 8 saniye ihlali yapması sonrası oyunun 47-45'e gelmesine rağmen Moody'ye kahraman muamelesini anlayamıyorum.
  Hazırlık döneminde hücum ribaundlarındaki aktifliğini gördüğümüz Ozan'ın tek bir pozisyonda oyuna girip onda da hücum ribaunduna el sokup topu çelmesine rağmen ribaund sıkıntısı yaşayan takımımızda süre alamamasını açıklayamıyorum. 
  İlk maçtaki tecrübeye rağmen, BJK maçında gerekli faulün yapılmamasına rağmen, faul hakkımız dolmamışken ilk çeyrek son topunun atılmasına (İsabetli oldu) izin verişimiz ribaund mevzusundaki motivasyon eksikliğini çağrıştırıyor. 
  Bu noktaya kadar basketbol sınırları içinde kaldım. Lakin rakip takımın 12 numaralı oyuncusu mücadeleyi oyun dışına taşıdı. Basketbol medyasını üç gündür dikkatle takip ediyorum. Söz konusu oyuncunun parke üzerindeki amacını sorgulayan, sporseverlere yaşattığı çirkinlikleri kınayan tek cümleye denk gelemedim. Dolayısıyla oyuncunun profesyonellik çıtasını aşan hareketlerine mi üzülsem, yoksa bunları görmezden gelenlere mi...
(Aynı oyuncunun 2011-2012 sezonunda, Hayri Gür'de iki günde tamamlanan Trabzonspor-TOFAŞ maçında yaptıkları için bknz. http://forum.bordomavi.net/showthrea...post1918214212 )
Hakemler mi? Herkes onları konuşuyor. Bence çok geç kalınmış bir gündemi tartışıyoruz. Ligin 13. haftasında Hayri Gür'de BJK'ye kaybettiğimiz maçta lime lime doğrandıktan sonra yönetimimiz ve bugün isyan eden taraftarlarımızdan çıt çıkmıyordu. Yönetim neyse de taraftarlarımız büyük ihtimalle yılbaşına denk geldiği için maçı seyretmemişlerdir (!) Tesadüfe bakın, o gün maçı kaybetmemize neden olan hakemler Giresun'da yine sahneye çıkıyordu. Eee, zamanında üstelik kendi evinde olaya el koymazsan deplasmanda küfrü de duymazlar, İnanç'a faul de çalmazlar... Ve maçın kritik dakikalarında aleyhimize faul de uydururlar. 
  (BJK maçıyla ilgili yorumum için: http://forum.bordomavi.net/showthrea...post1920601445 ) 
  NOT: Başta başkan Sayın Abiş Hopikoğlu Bey olmak üzere yönetim kurulumuzun Pınar KSK maçına olası çıkmama kararını gözden geçireceklerine inanıyorum. Basına yansıyan "ligden düşmeyi göz aldık" açıklaması Trabzonspor Medical Park'ın menfaatlerini ne ölçüde koruyacaktır? Biz ligde olmazsak sistem daha mı doğru işleyecek? Menajerlerin kirli ağı ( BeoBasket tekeline 2011'de dikkat çektiğim yazım için bknz. http://www.trabzonbasket.com/?Syf=22& Mkl=222873 ) sona mı erecek? Ne yazık ki hayır. Olan Trabzonspor'a olacak.
Etiketler: