Bazarevich'ten Maç Kazandıran Hamle. Oğuz Zeytin Yazdı..
13.02.2017 Yonetim kurulu üyemiz Oğuz Zeytin basketbol takımımızın Pınar Karşıyaka ile oynadığı maçı değerlendirdi.
BAZAREVICH'TEN MAÇ KAZANDIRAN HAMLE
Öncelikle... Maça çıkmama kararından vazgeçmek son derece yerindedir. Kriz anında soğukkanlı kalamayıp fevri çıkışlar popülizmden beslenir, etraftaki herkes alkışlar. Ancak sular çekilip manzara netleştiğinde, o gün sizi alkışlayanlardan hiçbiri yanınızda bulunmaz. Batan gemiyi ilk onlar terk eder. Abiş Bey ve ekibinin bu kararı yeniden değerlendirmesi ve alınan karar doğrudur. 
Maça geçelim... 2017'ye iyi giren Pınar Karşıyaka, Trabzon'a gelmeden iki gün önce FIBA Şampiyonlar Ligi Play-Off maçında Frankfurt'ta Ponitka'sız kadrosuyla kaybetmişti. "Ponitka'sız" oynamak onlardan çok bizim için önemliydi çünkü rakip 3 numaraları durduramama gibi sezon başından beri süregelen bir sorunumuz vardı. KSK onun yerine ligin yükselen yerlilerinden Muhammed Baygül'ü ve sezonun en fazla süresini alan Soner Şentürk'ü kullanarak üç kısayı tercih etti. Böylece Mike Green gibi bir ustanın yanında topa yön verebilen oyuncularla (Brown ve Summers'ı da sayabiliriz) tempolu oyununu Trabzonspor MP'ye kabul ettirebilirdi. Ancak Bazarevich bir hamleyle buna izin vermedi. Set oyununda verimsiz Moody & Hardy ikilisinin yanına Julian Wright'ı çekerek üç numara gibi oynattı. Böylece KSK'nin üç kısasına karşı üç uzunumuz fizik avantaj sağlamasının yanında toplu/topsuz oyunu kurabilen oyuncu sayısını da dengeledi. Nenad Markovic gardlarımıza baskı getirse ve devamında alan savunması yaptırsa işimiz şüphesiz zorlaşırdı.
Trabzonspor MP rotasyonunun darlığı herkesin malumu. KSK Muhammed Baygül'den hiç skor katkısı alamazken, Erol Can All-Star sonrası hücum formunu sürdürdü. Erol Can, Caleb Green'in şut performansının düştüğü bu dönemde 42% ile üç sayılık şutlarda isabet yakalarken 9,5 sayı ortalama tutturdu. İstatistiklerde görünmeyen enerjisiyle savunmaya kattığı direnç ise hepsinden önemli. Hatta o enerjiyle maçın bitimine bir dakika kala (72-70) takım halinde iyi savunma yapmışken Mike Green'in uzun mesafeli şutuna dengesiz şekilde el kaldırıp faule sebep verdi. 
Basketbolseverlerle buluşmalarımızda veya Forum'daki fikir alışverişlerimizde Hardy'yi neden eleştirdiğim sorusuyla sıkça karşılaşıyorum. Daha önceki yorumlarımda bunu detaylıca açıklamıştım. Çoğu üst düzey takımın playmakerlarının yanında top getirebilen, yarı sahada oyunu doğru yönlendirebilen, bire bir oynayabilen iki numaraları tercih ettiği bir süreçten geçiyoruz. Hele ki üç uzunla oynuyorsanız, iki numaranız oyun kurucuya daha fazla yardımcı olmalı. Fakat Hardy'nin böyle bir meziyeti yok. Üçüncü çeyrek sonundaki pozisyonu tekrar tekrar seyredin lütfen. Bire birde savunmacısını geçemeyen, penetre sonrası çembere yakın bitiriciliği düşük bir gard Hardy. O nedenle "keşke Hardy'yi Diebler gibi şutuyla kullansak" diye beklentimi daha önce paylaşmıştım. Guti-Lee-Hardy veya Guti-Erol Can-Hardy üçlüsü parkedeyken Hardy'nin hücum-savunma verimliliğinin yüksek olduğunu sayısal şekilde analiz etmiştim. Tekrar etmekte fayda görüyorum... Yeri gelmişken belirteyim tek gardla çıktığımız maçlarda back up PG Hardy olamaz. Hazırlık döneminde ve ligin ilk beş haftasında bu görevi Lee yerine getirmişti. 
Geçen haftaki yorumumda maç sonu oynama hususuna dikkat çekmiş, bu dakikalardaki tercihlerimizi sorgulamıştım. Cumartesi akşamı yine böyle bir pozisyonla karşı karşıya kaldık. Son 15 saniyede 74-72 öndeyken Julian Wright dipte D.Summers'ı iyi savunup geçilmedi, Summers'ın şutu kaçtı ve ribaundu Caleb Green aldı. Çabuk bir pasla rakip potaya koşan Wright'ı gördü. Şimdi bu noktada duralım: İki sayı öndesiniz, maçın bitimine 24 saniyeden az süre kalmışken hücumu bitirmeye mi çalışırsınız, yoksa süreyi eritmeyi mi düşünürsünüz? Bu pozisyon özelinde Wright, önünün boş olmasından faydalanıp garanti sayıyı kovaladı. Ancak sayı garanti değildi çünkü J'cowan Brown, Wright'a faul yaptı. Sportmenlikdışı çalınmadı. Yani sadece iki atış... Devamında KSK'ye yeterli süre kaldı. Burada koç ve oyuncuların tercihlerinin üzerinde durarak ders çıkarmamız lazım. Wright, maçın genelindeki iyi performansını o smaçla noktalamak istemiş olabilir. Ancak (bence) birkaç saniye daha çalıp süreyi eritmeliydi. Muhtemelen yine faul gelecekti, avantajımız korunacaktı. 
Son olarak "Kardeşlik" meselesine dokunayım. 2011-12 sezonunda küme düştüğümüzde ve Nihat Mala göreve getirildiğinde Karşıyaka'nın Olin Edirne'ye evinde 90-70 kaybettiği maça oldukça göndermeler yapılmıştı taraftarlarımızca. Hatta kulüp temsilcilerimiz, eski yöneticilerimiz, teknik adamlarımız çeşitli röportajlarında hep o maçı anmışlardı. Açıkçası o teze katılmasam da (Yani "KSK yenildi diye biz küme düştük") sorasım var: O günlerde Karşıyaka'yı yerden yere vuranlar, şike yaptığını iddia edenler ne değişti de bugün kardeşlik pamuklarına sarıldınız? Günah Mala'nın ise şikeciler gibi "kişilerle kurumlar ayrılmalı" mı diyorsunuz siz de!? 
Ve bu öyle bir "kardeşlik" ki Muhammed Baygül'ün Hardy'ye yaptığı sportmenlikdışı faul ve yukarıda bahsettiğim Brown'ın Wright'ı indirdiği hareketi görmezden geliyor.
Etiketler: