Transfer Yapmayın
06.03.2017 Yönetim Kurulu Üyemiz Oğuz ZEYTİN Galatasaray maçını değerlendirdi...
Maçtan önce forumda Galatasaray’ı analiz ederken iki noktanın altını çizmiştik:
1) 40% civarında üç sayılık atıyorlar. Kazandıkları on bir maçın onunda en az dokuz üçlük isabet bulmuşlar. Kaybettikleri sekiz maçın altısında ise sekiz üçlüğün altında kalmışlar. Maçın şifrelerinden biri bu olabilir. Yay gerisini iyi savunmak lazım.
2) Ligde kaybettikleri son iki maç (Banvit ve Gaziantep) ile üç gün önce kazandıkları Real Madrid maçının dördüncü çeyreklerinde kötü oynadılar. Oyunu o dakikaya kadar taşımak lazım.
Banvit maçı dördüncü çeyrek skoru: 21-9
Gaziantep maçı dördüncü çeyrek skoru: 21-10
Real Madrid maçı dördüncü çeyrek skoru: 24-14 aleyhlerine…
Şimdi düne dönelim… Galatasaray karşılaşmaya Sinan-Göksenin-Micov-Daye-Pleiss beşiyle başlıyor. Ergin Ataman daha ikinci dakikada bir değişiklikle Jon Diebler’ı oyuna alıyor ve Diebler maç boyunca hiç çıkmadan oynuyor. Kim bu Diebler? Üç gün önceki Real Madrid galibiyetinde 5/5 üçlük atarak, Euroleague tarihinin en yüksek yüzdeli üç sayılık şut atan oyuncusu konumuna erişmiş bir şutör. Peki Bay Bazarevich, böyle tehlikeli bir oyuncuyu kimle savundu? Guti! Guti iyi bir savunmacı ancak kendinden 10 cm uzun bir hareketli şutörü savunamaz. Bunu gören Ergin Ataman ne yapıyor? Ligde ortalama 23, Euroleague’de ise 18 dakika kullandığı Diebler’a sezonun en yüksek süresini verip 38 dakika oyunda tutuyor. Tabir-i caizse madeni bulmuş, işliyor. İstatistik kağıdını önünüze alıp baktığınızda Galatsaray’ın bize karşı en büyük üstünlüğünün üç sayılık atışlarda olduğunu göreceksiniz: 10 isabete karşı bizim 6 isabetli üçlüğümüz var.
Sene başından beri ısrarla söylediğim gibi kadromuzdaki en iyi 1-2-3 savunucusu Lee. Sakatlıklar olmasa tribünden ineceği yoktu. Ligin en zayıf takımı TED Kolejliler’e karşı bile zorlandığımızda Lee, Morrison’ı savunmaya başlayınca farkı açabilip maçı kazanmıştık. Dün de Guti’yle birlikte oyunda olduklarında, kısalara baskıyı artırıp uzunlara top inmesini zorlaştırdığımızı gördük. Yani takım savunmamızın en sert dakikaları, bu iki oyuncumuzun (Bunlara Erol Can’ı da ekleyebilirim) parkede birlikte olduğu dönemdi. Ancak yukarıda dediğim gibi Guti’yi Diebler üzerine attığımız savunma planını buna dahil edemeyiz. Doğru eşleşmelerden bahsediyorum. Böylece savunma kaynaklı hızlı hücumlardan skor da üretebiliyoruz. Zaten en büyük sıkıntımız sete kalmak.
Tabii Darüşşafaka maçının ilk devresindeki gibi boyalı alan savunmamızda da maç başında çok aksadık. Pleiss’ın bitiriciliği ve pas istasyonu olmasına engel olamadık. Geride kalan 20 haftada benzer hataların tekrarlanması sorunun tespit edilemediği veya edilmişse de çözümün bulunamadığını düşündürüyor. Peki Rus Milli Takımı baş antrenörü Bazarevich ve yardımcısı Euroleague finalisti CSKA’nın asistan koçluğunu yapmış Shakulin’in tecrübeleri bu noktada niçin yetersiz kalıyor? Sorun kadro mu? O zaman bu denli yetersiz bir kadroyu kurarken neden play-off hedefi açıklandı? İnsanların aklıyla alay edilmemeli. 
Bakınız, Gaziantep ve Karşıyaka 10 galibiyete ulaştı. Biz ise 7’de kaldık. Galatasaray maçı play-off iddiamız için önemliydi. Çünkü evde kaybedilen Giresun ve Uşak maçlarının telafisi için ekstra galibiyetlere ihtiyaç var. Kalan on maçın altısı deplasmanda. İşimiz ne yazık ki çok zor. 
İşte tam bu noktada, soğukkanlı karar vermek lazım. Yönetimimizden aldığım bilgiye göre transfer yasağının kaldırılması için uğraşılıyor. Ve oyun kurucu ile kısa forvet takviyesi yapılması gündemdeymiş. Dostça söylüyorum geç kaldınız ve şimdi Trabzonspor’un parasını sokağa atmayın. Bu saatten sonra gelecek transfer bizi play-off hedefine ulaştırmaz. Endişelenmeyin, paniğe gerek yok: Kümeye de düşmeyiz. Öyleyse sağlıklı kalıp, ilk devredeki tempolu ve keyif veren basketbolu seyretmeye gelecek taraftarlarla birlikte, olabilecek en iyi sıra için mücadeleye devam edelim. Özetle, transfer treni kaçtı. TED maçı sonrasında yani All-Star arasında gerekli takviye yapılsaydı belki Uşak ve Giresun maçları kaybedilmezdi. Gerekli hamle doğru zamanda yapılmalıydı. 
Aklıma takılan bir başka konu da şu: Giresun deplasmanında normal sürenin sonunda hücumdayken Bazarevich, Wright’ı kenara almıştı. Ki son çeyrekte Wright’ın elinden arka arkaya iki üçlük bulmuştuk. Böyle bir sıcak eli neden hücumda dinlendirdiğini (!) anlamamıştım. Ardından geçen hafta son topta Wanamaker’ı Ozan’la savunmamızı, niçin faul yapılmadığını… Üstüne dünkü son mola geldi: Üç saniye kala yedi fark gerideyken doğrusu koçun çizeceği seti merak ettim. Öyle ya, ilerleyen dönemlerde kullanılacak olan bir oyunu şimdi denemek istemiş olabilir. O da ne: Tepedeki Kadji’ye yedi metreden şut attırdık. Aman Allah’ım… Genelde Ergin Ataman’la özdeşleşmiş “K… mu” molasını kendi salonumuzda kendi koçumuz almış meğer. Yazık!
Bu arada Trabzonspor Medical Park, TBL/BSL’ye yükseldiği 2010’dan bugüne ilk defa yirminci haftayı sezona başladığı koçla geçti. Zamanında Tolga Öngören’e ve Hasan Özmeriç’e yapılan haksızlıklar ve yanlış koç değişimi kararları sonrası bu istikrarı desteklediğimi belirtmek isterim.
2010-11 Alaeddin Yakan 9. hafta
2011-12 Tolga Öngören 11. hafta
2013-14 Hasan Özmeriç 3. hafta
2014-15 Hakan Demir 6. hafta
2015-16 Nenad Markoviç 18. hafta görevlerinden ayrılmıştı.
Caleb Green için de ayrı bir paragraf açmak gerekiyor. Transferi gündeme geldiğinde “kronik sakat” denilen, “savunma yapmaz” diye ezber eleştirilere maruz kalan Green on dokuz maçta ortalama 35 dk oyunda kalarak (Ligde en fazla süre alan üçüncü oyuncu) profesyonellik örneği sergiliyor. İyi oynuyor, kötü oynuyor tartışılır. Fakat her maç hem 3 hem 4 numarada aktif rol alıp yaklaşık 35 dakika süre alıp maç sonunda ayakta kalabilmek kolay değil.
Takımın yıldızı (!) Hardy için iki sezondur söylediklerimi tekrar edeceğim. Her penetresi ayrı facia. Ya bloklanır ya çembere değmeyen abuk turnikeler bırakır ya da daha çembere varamadan topu ayaklarına dolar dünkü gibi… Ondan en iyi faydayı yazımın başında bahsettiğim Diebler gibi kullanarak alabilirsiniz. Yani şutundan. Gerçi Hardy, Trabzonspor’a geldikten sonra en düşük yüzdeyle şut kullandığı dönem, bu sezon.
2014-15: 54 maç 50% FG – 31,4 dk – 15,9 sayı
2015-16: 47 maç 48% FG – 33,6 dk – 16,3 sayı
2016-17: 20 maç 43% FG – 34,5 dk – 15,3 sayı
Görüldüğü üzere en fazla oyunda kaldığı sezon, aynı zamanda en düşük skorlu sezonu…
Oğuz ZEYTİN
Etiketler: