Şike sürecini yakından takip edenlerin bildiği
üzere 3 Temmuz sürecinden bu yana mail ve faks organizasyonlarının ağırlıklı
olduğu çeşitli çalışmalar içinde olduk. Bunlardan bazıları Avrupalı spor ve
siyaset dünyasının önde gelen isimlerine şike dosyası gönderimi, Avrupalı
gazetelere şike haberlerinin yaptırılması ve Fifa şikâyet hattına iki ayrı sefer
Türkiye’deki şike sürecinin rapor edilmesi.
Bu yapılanları
taçlandıran ve belki de sürecin en önemli adımı olan Fifa Genel Sekreteri Jerome
Valcke’ye verilen şike dosyasının ardından UEFA Genel Sekreteri Gianni
Infantino’nun şike dosyasının kapanmadığı açıklamaları geldi. Bunun üzerine
süreç boyunca Gianni Infantino, Michel Platini ve Jerome Valcke’nin yaptığı
açıklamalara bir göz attım ve yapılan her açıklamanın bizim düzenlediğimiz mail
organizasyonlarının, dosya teslimatlarının ve Fifa Şikayet hattına yapılan
şikayetlerin hemen ertesinde yapıldığını gördüm. Bu yazdığıma itibar etmeyen bu
dediğimi kendi de araştırabilir.
Bunları anlatmamdaki amaç
Trabzonspor kulübünün ve şike mücadelesini kendine dert etmiş olan taraftarın
bundan sonraki atması gereken adımlara efektif bir yol çizebilmek. Yaşanan süreç
ve TFF yetkileri tarafından yapılan açıklamalar açıkça şike sürecinin Türkiye
açısından kapandığını, Yargıtay’ın verilen cezaları onaması halinde bile TFF
açısından kişiler ve kurumların ayrıldığı ve bunun
değişmeyeceğidir.
Bu noktada Trabzonspor kulübüne büyük sorumluluk
düşmektedir. Konunun uzmanı hukukçuların da belirttiği üzere Trabzonspor Kulübü
Avrupa merkezli bu tür davaların uzmanı bir hukuk firması ile olası UEFA ve CAS
sürecinde mücadele etmek için anlaşma yapmalıdır.
Bunun yanında
Avrupa Birliği Şike ile mücadele komisyonlarının, Europol ve Interpol’ün, UEFA
ve FIFA’nın dönem dönem düzenlemiş olduğu şike ile mücadele konferanslarına
temsilci gönderip yetkili ve etkili kişileri yaşanan süreç hakkında ve
Türkiye’deki şikenin nasıl üzerinin örtüldüğü hakkında
bilgilendirmelidir.
Bunu yaparken sürece hakim olan ve davaya
Trabzonspor adına müdahil olmuş hukukçularla anlaşılacak Avrupalı hukuk
firmasının organize şekilde çalışması sağlanmalı ve bu yönde bir an önce adım
atılmalıdır.
Ayrıca Trabzonspor Kulübü'nün bu davayı ve bu yolda
atılacak adımları Levent Bıçakçı ve Limak’tan Trabzonspor Kulübüne getirilen
yeni kulüp avukatından habersiz yönetmesi ve yönlendirmesi
gerekmektedir.
Bu çalışmayı sürdürürken bir yandan da Türkiye’de
Trabzonspor’un gasp edilen haklarını kılıfına uydurup yapılan şikeyi aklayan ve
hırsızları kollayan TFF eski ve yeni başkanları, PFDK üyeleri, Etik Kurul
üyeleri hakkında mahkemeye gidip yapılanların hesabı da
sorulmalıdır.
Yani Trabzonspor Kulübünün ivedilikle atması gereken
iki stratejik adım var
Bunlardan ilki Avrupalı bir hukuk firmasıyla
anlaşmak, ikincisi ise gerekli kişilerden mahkemelerde yaptıklarının hesabını
sormak.
Şike mücadelesinin kazanılması için bu adımlar mutlaka ama
mutlaka atılmalıdır. Aksi takdirde Türkiye'de üstü örtülen şikeyi UEFA ve FIFA
kanalıyla onaylatmak ve onların dayatmasıyla TFF'ye gerekli kararı aldırmak da
geç kalındığı için mümkün olmayacaktır. Maddi, manevi açıdan her türlü yolu
deneyen Şike Lobisine verilen siyasi ve ticari destek ile UEFA kanalında yapılan
çalışmalar bu sürecin bugüne kadar ötelenmesine yol açtı ve bu durumu değiştirip
kanun ve kuralların uygulanmasını sağlamak da Trabzonspor Kulübü'nün elinde...