Sevgi, Beceri, Özgüven
15.10.2009 Konu Trabzonspor olduğunda günlük konuşmaları, geçici çözümleri
sevmiyor, anlık tepkilerden kaçınıyor, böyle davrananlardan da uzak
durmaya çalışıyorum.
Konu Trabzonspor olduğunda günlük konuşmaları, geçici çözümleri sevmiyor, anlık tepkilerden kaçınıyor, böyle davrananlardan da uzak durmaya çalışıyorum. Zira mikro boyutta baktığınızda görünen sorunların makro boyutta bakılınca köklerinin nereye uzandığını görebiliyorum.
Trabzonspor’un sorununu şampiyon olamamak zannedenler çoğunlukta. Oysa şampiyon olduğunda dahi giderilmeyecek ve özel uğraşla, üstüne düşülerek çözülmesi gerekli derin problemleri var Trabzonspor’un. Ayağına bağlı ağırlıkları…
Trabzonspor’u sürekli içe döndürmeye çalışanlar ve Trabzon’u bu ülkenin bir parçası değil de, bağımsız farklı bir toprak gibi görenler ve öyle göstermeye çalışanlar.
Biz İstanbul’u bu ülkeden ayrı bir yermiş veya daha da kötüsü Türkiye İstanbul’dan müteşekkilmiş gibi göstermeye çalışanlara artık alışmıştık ama aynı şeyi Trabzon’a yapanlar açıkçası beni çok şaşırttı.
Biz büyük fedakârlıkla bu camiayı tüm ülke ve dünyaya açmaya çalıştıkça içine kapanık ve özgüvensiz bir hale getirmeye çalışanların türediğini ve bu mikrobun da kalıcı hasarlara sebep olarak bulaştığını gözlemliyoruz.
Daha da acısı artık bunu bile bile yaptıklarına inanıyorum. Yani başarı, mutluluk ve huzur gibi mevzuların alerji yaptığı çevreler, bunları elde etmek için yola çıkanların yoluna, bu şehre ve Trabzonspor’a zarar verdiğini bile bile taş koymaya çalışıyorlar.
Futbol düzeninin tüm dünyada değişmesi ile birlikte Bir konu tartışılmaya başlanmıştı. İki farklı duruş çıktı ortaya. “Trabzonspor onu başarılı yapan değerlerine bağlı kalması”, yani gelenekselci görüş. Bir diğeri de değişen düzene uyumla birlikte eski değerlerinden bazılarını terk etmesi gerektiğini savunan “yenilikçi” görüş. Buna bizim camiamıza has “öze” dönüş tartışmalarının körüklediği bir durumdu bu.
Bu tartışmaya, kafa yormaya değer bir argüman. Hatta bunu hakkıyla tartışmaya ihtiyaç var belki de çünkü hiç iyi bir tartışma platformu bulamayan bu görüşler, bize fayda sağlayacak sonuçlar getirecek bir beyin fırtınasına dönüşemedi.
Daha bu bile tartışılamazken şimdi de yeni bir yol ağzıyla karşı karşıyayız. Trabzonspor içine kapanık, sadece Trabzon’da yerelleşen bir kulüp mü olmalı, yoksa yüzünü önce Türkiye’ye, ardından da Avrupa’ya dönen bir dev mi?
Sabit ve tutarlı olmayan, buna mukabil çok bilmiş ve özgüveni yoksun bazı sesler, daha Türkiye’de bile tutunmayı zor sayıyor ve bu görüşün etkisiyle Trabzonspor gittikçe içine kapanık bir hal alıyor.
Oysa dünyada eşi benzeri olmayan özelliklere sahip ama bunları sunacak ve kendini tanıtacak bir platform bulamıyor. Yakın zamana kadar buna ulusal basının sebep olduğunu düşünürken, artık Trabzonspor Camiası’nın kendisinden kaynaklandığını görüyoruz. Bu camia içindeki “büyüklük kompleksli bazı kesimler kulübün ellerinden kaymaması için olanca güçleriyle bastırıyorlar. Bazı kalemlere hükmediyor, bazı gırtlaklara ses veriyorlar. Zannetmeyin ki bu kesimler, gelenekselci kesimin içinden çıkıyor. Genç neslin içinde buna taraftar olan çok.
Trabzonspor bugün bir fenomen ise, şüphesiz oluşturduğu gelenekleri ile var. Böyle düşündüğüm için Trabzonspor’u bu geleneklerin uzağında tutmak isteyenlere ben de karşı çıkıyor, dolayısıyla bunu savunanlar ile aynı safı tutuyorum ama muhalif olduğum şey başka.
Özgüveni yok bu kesimlerin. Bunlara göre Trabzon şehri türlü türlü olayların edilgen aktörü. Bunlara göre “Bizi şampiyon yapmazlar”. Bunlara göre “popüler olan hain”. Bunlara göre Trabzon, Rize – Giresun il sınırları arasında kalmalı. Bunlara göre “arkamızdan bin tane dolap dönüyor”.
Bunlar sadece kendi özgüvensizlikleri ile kaynaklanan paranoyaları bir de topluma yayma telaşı içindeler. İspat edilemeyecek safsatalarla milletin aklını karıştırmayı seviyorlar. Oksijenleri paranoya, karbondioksitleri huzursuzluk.
Resimli Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde özgüven kelimesini Trabzonspor logosu ile açıklayabilirsiniz. “Ya-pa-maz-sın” diyenlerle kafa bulması ve o kupayı 7 tepeli şehirden Boztepeli şehre taşıması bir özgüven tanımıdır adeta.
Oysa bugün yine “yapamayız” seslerini yükseltenler, Trabzon’u yalnızlaştırmaya çalışanlar var. Bunlar olsa olsa ağacından ırağa düşmüş meyveler olabilir. Çoğu da çürümüş durumdadır.
Trabzonspor’un aşması gerekli yegane engel aslında içindeki güvensiz, silik, asalak, paranoyak anlayışlardır. Onları aşmak zor değil. Yeter ki niyet olsun.
EMANETLER SAHİPLERİNE TESLİM EDİLDİBMN popülerdir ancak hiçbir zaman popülist söylemlerin esiri olmamıştır. Beslendiği insan kaynağı buna imkan sağlamaktadır. Karşılıklı diyet alma ve gebe kalma sisteminden uzak, özgüveni yüksek, hedefleri nettir. Çok daha önemlisi kıblesi oynak değildir. Bu nedenle BMN’lilerin elinden ödül almak şüphesiz ki önemlidir.
Bu sene de BMN bu görevini layıkıyla yerine getirdi. Ödül töreni gerçekten de çok güzel oldu. Yılın Futbolcusu Ödülü’nü almaya hak kazanan Egemen ve Yılın Golü Ödülü’nü kazanan Alanzinho’nun bulunmaması bir burukluk yaratsa da, tören mülki ve idari amirlerin, Trabzonspor Yöneticileri’nin, futbolcularımızın, basınımızın ve ödül kazanan sporcularımızın katılımıyla çok keyifli bir tören oldu yine. Katılımlarıyla bizi mutlu eden herkese, şehrimizin yöneticilerine, törenin düzenlenmesinde emeği olan arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. İngiliz Sanat Eleştirmeni John Ruskin’in sözündeki gibi: “Sevgi ve beceri bir arada olduğu zaman bir şaheser bekleyebilirsiniz.”
Kazananların tevazusunu gördükçe, ödüllerin çok doğru ellerde olduğunu görmek, mutluluk veriyor.
Çıkan nadir bozuk sesler ise yaptığımız işte doğru yolda olduğumuzu teyit ediyor.
Tunga LİMAN
tlimanqbordomavi.net
Etiketler: