İkinci Olma Korkusu...
29.05.2010 Yıllarca birinci olmanın kutsallığı, ikinci olmanın ise üçüncü olmaktan
çok daha kötü olduğunu kabullendik. Eğer şampiyonluğa oynamış ve
kaybetmişseniz çok başarısızsınız. Öyle ki üçüncü, dördüncü veya beşinci
olmak bile bazen ikinci olmaya yeğlenir.
Yıllarca birinci olmanın kutsallığı, ikinci olmanın ise üçüncü olmaktan çok daha kötü olduğunu kabullendik. Eğer şampiyonluğa oynamış ve kaybetmişseniz çok başarısızsınız. Öyle ki üçüncü, dördüncü veya beşinci olmak bile bazen ikinci olmaya yeğlenir.
Oysa ikinci olmak demek ligin tamamında şampiyonluk yarışının içinde olmak demek. Yani aslında 34 haftalık lig maratonunda şampiyonluğa çok yakın bir başarıya ulaşmış olmak demektir.
Sadece en tepedekinin ödüllendirildiği, diğerlerinin tü kaka edildiği, spor kamuoyunca şekillendirilen bu düzende, bu nedenle doğru dürüst istikrar sağlanamaz. İkinci olmak demek bir sonraki senenin en büyük şampiyonluk adayı olmak demektir aslında. Ne var ki, ikinci olan kulüpte öyle bir deformasyon yaşanır ki, bir sonraki sene her şey sil baştan olur.
İkinci olanlarla, üçüncü olanlardan daha fazla dalga geçilir mesela. Daha çok puan toplar ama yine de dalga konusu olursunuz. Çok niyet edip heveslendiğiniz, hatta bazen çocuksu bir saflıkla sevindiğiniz, sonunda da hevesiniz kursağınızda kaldığınız için dalga geçilirsiniz. Hem de üçüncüler, dördüncüler tarafından.
"İKİNCİ OLMAK BÜYÜK BAŞARIDIR"
Çok net söylemeliyim ki, maddi olarak bunca güçlenen Anadolu Takımları’nın ve doğal dört şampiyonluk adayının varlığında bu ligde ikinci olmak da çok büyük başarıdır. Öyle hissedilmese de gerçek budur.
1996’nın 5 Mayıs akşamında Aykut’un sözlerinin içeriği de bunu işaret etmektedir. Kaybeden değil, kazanan olunca bunları söylemek şüphesiz çok daha etkilidir. Etkili olmuştur.
Şampiyon olduğu sezonlarda ikinciler ile en çok dalga geçen takım olan Fenerbahçe’nin bu sene yaşadığı hazin son, aslında onlar için hayırlı olmuştur bence. Neden?
"PARA, ŞİKE, İŞTE FENER İŞTE!"
Sadece ikinci olmakla birinci olmanın arasındaki çizginin aslında ne kadar ince olduğunu bir kere daha anladıkları için. Bu sendromu ikinci defa en acı şekliyle yaşadılar. Bu deneyim kesinlikle çok kıymetlidir ve akıllı kullanılacak olursa, en az şampiyonluk kadar faydalıdır.
Bence asıl bir diğer faydası ise yıllarca dillere pelesenk olan “Para, şike, işte Fener, işte!” sloganının futbol kamuoyu üstünde Fenerbahçe aleyhine yarattığı olumsuz algıdan bir sempati doğurmuş olmasıdır.
Eğer Fenerbahçe bu sezon son maçın ardından şampiyon olmuş olsaydı, Beşiktaş maçındaki hakem hataları, Eskişehirspor ve Kasımpaşa ve Ankaragücü maçlarındaki kaleci hataları yıllarca onlar üzerindeki “organizatör” etiketini muhafaza edecekti. Oysa sezon finalinde Fenerbahçe bu ağır veballerden kurtulmak bir yana, bir de mağduriyet sempatisi topladı.
"TRABZONSPOR FENER'İN DE ONURUNU KURTARDI"
İşte buna sebep olan Trabzonspor, Yılmaz Özdil’in de dediği gibi sadece kendi prestijini değil, Fenerbahçe ve Türk Futbolu’nun da onurunu kurtardı.
Tüm bunların sonunu elbette Trabzonspor’a bağlayacak ve yıllardır bu camiada söylemeye gayret ettiğim farklı söylemimin altını çizeceğim.
Yıllarca ikinci olmaktan korktuk. Hiç böyle düşünmediniz bunu öyle değil mi? Oysa doğrusu bu.
“Şampiyon oluruz”, “Şampiyon olacağız” demeye çekindik. Korkumuz “yine” ikinci olmaktı. Oysa şampiyon olmanın ön şartı ikinci olmaktan korkmamaktan geçiyor. 25 senede 3,5 defa şampiyonluğa oynadık. Ve şampiyon olmadık.
Oysa 25 senede 15 defa şampiyonluğa oynamış ve iddiamızı son haftaya taşımış olsaydık, bunların hiç olmazsa beşinden kupayla çıkardık. Hocalarımız, teknik adamlarımız, futbolcularımız, yöneticilerimiz ve hatta ne yazık ki taraftarlarımız “şampiyon olacağız” demeye çekinir hale geldi. 25 senede sadece bir defa yaşadığımız ikincilik sendromu bizi bu özgüvensiz hale getirdi.
Şampiyon olmak için “ikincilik sendromunu” atlatmamız gerekiyor.
SIRADAN OLAMAYIZ
Biz Bursaspor değiliz. İkinciliği kutlayarak kapatamayız sezonu ama bunu değiştirmek ve lige yeniden ambargo koymak da elimizde.
Belki bunun için de bizim Bursaspor’a teşekkür etmemiz gerekiyor.
Başka yol yok!
Kabus görmekten korkuyoruz diye, uykusuz yaşayamayız.
Sıradan da olamayız.
Tunga LİMAN
tliman@bordomavi.net
Etiketler: