ŞİKE ŞİKE TRT
Benim gibi 80’lerin başında
doğmuş futbol sevdalılarının ortak noktalarından birisidir “Trt Radyo 1”.
Açardım radyoyu maçtan 1 saat önce maç Pazar öğleden sonraysa genelde radyo
tiyatrosu olurdu maç öncesinde. Maçın sebebine onu da dinlerdik, onu da öyle
öğrendik, öyle sevdik. Sonra “Life is Life” müziğiyle başlardı “maç naklen
yayını”. Spiker giriş yaptıktan sonra “Reksan Reklam” sunardı.. “Seyidoğlu
reçel,Seyidoğlu helva, hiç doyulmuyor tadına.. Tahinde,reçelde,pekmezde
Seyidoğlu..” gibi bugün bile unutamadığım reklam jingleları o günlerde
kazınmıştı hafızama..
Sonrasında maçlar başlardı. İlk bağlantılarda
kadrolar alınırdı. Maç İnönü’deyse deniz tarafındaki, Ankara’daysa Gençlik Parkı
tarafındaki , İzmir Alsancak’taysa Gençlik Spor Müdürlüğü tarafındaki kaleyi
kimin koruduğu mutlaka söylenirdi TRT spikeri tarafından. İlerleyen dakikalarda
ara ara “Dakika ve skor”lar alınırdı. Bir statta gol olursa yayın merkeze alınır
“Mikrofonlarımız ….’da” şeklinde anonsla o stada bağlanılırdı. Spikerin golü
kimin attığını söylemesine kadar geçen süre yıl gibi gelirdi.. Tribünden gelen
seslerden çıkarsama yapılmaya çalışılırdı golü kimin attığına dair.. Bir de golü
canlı canlı anlatan/yakalayan spikerler olurdu –ki onların havalarından
geçilmezdi. Kendilerinden geçmiş vaziyette, golü en ince detayına kadar
aktarırlardı. Ve TRT spikerleri tüm bunları yaparken tarafsızlardı. Mutlaka
futbola gönül veren her insan gibi onların da gönül verdikleri takımlar vardı
ancak bunu yayınlarına yansıtmaz, TRT tedrisatından geçmiş bu isimler iş
hayatlarıyla “aşk” hayatlarını birbirlerine karıştırmazlardı. (Belki bir istisna
İzmir takımlarına olan desteğini açıkça belli eden Murat Ünlü olabilir). Abidin
Aydoğdu, Orhan Ayhan, Levent Özçelik,Güven Göktaş, Tansu Polatkan, Hüseyin
Başaran, Erdoğan Arıkan ve sonraları Alper Bakırcıgil o günlerden ilk aklıma
gelen isimler. Ve sonrasında Yalçın Çetin, Kerem Öncel.. Uzar gider. Belki maç
anlatımlarını beğenmeyebilirdiniz ama taraf olduklarını düşünmezdiniz,
düşündürmezlerdi.
Havuz sistemine geçilmesini müteakip –özellikle
İstanbul takımı taraftarları için- radyo devri büyük ölçüde kapandı. Dekoder
satın alabilen taraftarlar dekoder satın aldılar, alamayanlar içinse alternatif,
maç sonu yayınları ve özetleriyle yine TRT 1 oldu. O programın da bir adabı
vardı özet görüntüler takımların puan durumlarındaki sıralamalarına göre
yayınları, yorumlanırdı. TRT’deki yozlaşmanın ilk evrelerinde bu usül değişti
büyük takımların maç özet ve yorumları Anadolu takımlarından ayrıldı. Anadolu
takımlarını 2. programda ve geç saatlerde Kerem Öncel-Zeki Çol ikilisi
yorumlamaya başladı. İlk programın ağır topları ise Levent Özçelik ve Ömer
Üründül’dü.
Ve… Sonrasında benim gibi o günleri hasretle yad edenler
için kahreden bu geçiş süreci hızlandı. TRT’nin yozlaştığı, eski ekibin gece
saatlerinde programlar sundurularak, Avrupa Şampiyonası/Dünya Kupalarına
götürülmeyerek tasfiye edilmeye çalışıldığı, TRT ekolünün yerle bir edilerek
programların reyting kaygısıyla şekillendirildiği bir süreç. Kadrolaşmanın
abartıldığı bir süreç.
Süreci isim ve olaylarla detaylandıracak olursak
öyle bir süreç ki Kadıköy’de 2-0 Fenerbahçe üstünlüğüyle sonuçlanan bir FB –
Trabzonspor maçı sonrası “Şike Şike.. 2-0” başlığını atabilecek çaptaki isimlere
editörlük verilen bir süreç. “Yasla başını degajeme doğru” diye şarkı söyleyen
ablanın Fenerbahçe Mitingi’nde sunuculuk yapmasının, kendisine mitingden çok
kısa bir süre sonra kanalda iş verilerek ödüllendirildiği bir süreç.. Sanki
başka yorumcu kalmamış gibi kısa süre öncesine kadar fb tv’de yorumculuk yapan
zat-ı muhteremin TRT’nin en baba spor programına yorumcu yapıldığı bir süreç
(İlker Yağcıoğlu). Oğuz Tongsir ve futbol bilgisinden bihaber nice ismin, Erman
Toroğlu çakması ,“Buca’da aksilik olmasın” maçının kahramanı eski hakemin
(Bünyamin Gezer), bahis çeteleriyle bir olup fuhuş karşılığı şike yaptığı yargı
kararlarıyla sabit olan hakemin(Sadık İlhan), 30.000 kişiyi sokağa dökecek bir
maç yöneten hakemin(Cem Papila) ve daha nicelerinin kendilerine devlet kanalında
iş bulabildikleri, yaptıkları ödüllendirilirmişcesine milletin vergileriyle para
kazandıkları bir süreç. Ve rezaletin son halkası.. Öyle bir halka ki ayrı bir
paragraf açmazsak olmaz.
“2-2 mi? Aman Allahım, inanamıyorum. Bursa’dan
gol haberi mi var, 2-2 mi?” FB TV’de canlı maç anlatımı yapan bu spikeri
hatırlarsınız mutlaka. FB’nin şampiyonluk maçında o heyecanla kendini kaybeden
ve yüzyılın timsahına gelen bu isim de şu an TRT ekibinde. Hatta ve hatta Pazar
günü FB-Kayseri maçını TRT Radyo 1’de anlatan 2 isimden birisiydi.
Hey
gidi TRT, nereden nereye… Ali Ece, Yusuf Kenan Çalık, Gökhan Dinç ve eski TRT
ekibindeki temiz isimler de bu kirliliği temizlemeye yetmiyor.
Ülke
genelindeki en büyük problemlerden birisi olan “Siyaset eliyle kadrolaşma”
TRT’te de tam gaz devam ediyor. Ve yukarıda saydığımız örneklerden anlaşıldığı
kadarıyla olayların arka planında hem siyasi gücü/desteği olan hem de şike
lobisiyle yakın ilişkileri olan, onlara hizmet etmekten zevk duyan kişi ya da
kişiler var. Yani anlayacağınız o ki ülkedeki çoğu kurum gibi TRT de şike lobisi
ve güç odakları için emin ellerde. Başka bir ifadeyle, bu kişilerin TRT’de
çalıştırılma sebepleri belli Şike Şike.