Geçen hafta Başakşehir’i geriden gelip yenen Trabzonspor için bu maç, zirveye tutunmak adına çok daha kritik hale gelmişti. Folcarelli’nin sakatlığı nedeniyle oynayamaması, son dönemdeki istikrarlı oyunun dengesini gerçekten bozdu. Oulai ile Bouchouari arasındaki uyumsuzluk, buna ek olarak Felipe’nin yine sakatlığı nedeniyle sahada olamamasının yarattığı hücum pres zafiyeti birleşince, sıkıntılı bir ilk yarım saat ve skor olarak geriye düşen bir Trabzonspor izledik.

Ancak sonrasında — özellikle 70. dakikaya kadar — oyunu domine eden bambaşka bir Trabzonspor sahne aldı. Yeni kurulan ve genç oyuncuların omuzlarında yükselen bir takımda bu iniş çıkışların yaşanması son derece normal. Takımın 20–30 dakikalık parlamalarını 60 ve üzeri dakikalara yayabildiğimiz anda zaten bambaşka şeyleri konuşmaya başlarız.

Başakşehir maçını inanılmaz bir şutla çeviren Muçi’nin bu maçta da hem beraberliği getiren penaltıyı alması hem de çok dar açıdan attığı o enfes frikik golü, özgüvenini iyice tepeye taşıdı. Kendisi ihtiyacımız olan oyun kurucu mu, bu konuda hâlâ soru işaretlerim var; fakat sezonun kalanında özgüvenli bir Muçi’ye ihtiyaç duyduğumuz kesin.

Oulai’nin Göztepe maçında cezalı olması moral bozsa da, pazartesi oynanacak İstanbul derbisinde üstümüzdeki takımlardan birinin — hatta belki ikisinin — puan kaybedecek olması camiayı şu anda oldukça heveslendirmiş durumda. Bize düşen, bu genç takıma ve hocaya destek olup baskı yaratmadan keyif olmaya çalışmak.

Ama bir sözüm de Fatih Tekke’ye olacak. Bu camiayı çok iyi bilen biri olarak, abartılı eleştirileri dikkate alıp gündeme taşımak yerine görmezden gelmesi bence hem kendisi hem de takım için çok daha faydalı olabilir. Takım böyle iyi giderken onu bu kadar düşük enerjili açıklamalar yaparken görmek bizi gerçekten üzüyor.