2007 yazının sıcak bir Ağustos günü, İstanbul’da stajdayım.
Her sabah gazete alıyorum, o gün de gazetenin tarih bölümünde 17 Ağustos 2007
Cuma yazıyor, günün akşamında ise Trabzonspor’un, değil sadece o sezonun, Süper
Lig’in tarihinin de en yeni takımı Gençlerbirliği Oftaşspor ile maçı var
Ankara’da.
Gözü bir anda karartıyorum, farklı bahaneyle bir izin, saat 13:00’te soluğu
Ankara otobüsünde alıyorum.
Sabah gazetede yazan maçın olay mahallindeyim artık, Trabzonspor, 11
futbolcusu, arkalarında 12. olarak da her zamanki gibi taraftarlarının kocaman
yüreğiyle sahaya koşar adımlarla çıkıyor. Galibiyetten eminiz rakibin adından
mı yoksa gönlümüzün işine geldiğinden mi bilinmez. Maç başlıyor, Oftaşspor
duvar örüyor, gol gelmiyor, ilk yarı bitiyor. İkinci yarı, Umut Bulut atıyor,
0-1. Artık fark mı geliyor, hayır, Oftaşspor duvara devam, ara sıra kontratak
da yakalıyor, heyecan dorukta, tribünlerde çekirdekler kenara konmuş, herkes
tırnağını çitliyor. Son dakika, penaltı, kaleci kurtarıyor, dönen top, 0-2.
Ohh…
Cansiparane mücadele ettiği karşılaşmanın sonucu, en azından onun oyunu için
adaleti sağlamıyor. Daha sonra rakip olduğu o formanın da altında çoğu kez
karşılaştığı gibi, ve en son vücudunun ona yaptığı gibi.
O yaz gününden 1 yıl sonra, formasının rengi o gün karşısına rakip olarak çıkan
renklerden oluşuyor artık. Gelir gelmez farkını hissettiriyor, formaya ısınıyor
ve en sonunda formayı da kapıyor. Ertesi yıl, yani bahsi geçen o yaz gününden
tam 2 yıl sonra, Bordo-Mavi formasıyla bir Diyarbakırspor maçında havada
süzülüyor ve golünü atıyor. Ama ne yazık ki futbolun adaleti yine yanında
olmuyor, takımı 2-1 mağlup oluyor.
Ülkenin en efsanevi lig şampiyonluğunun kazanıldığı sezonda ilk 11’ler
oluşturulurken ismi tükenmez kalemle yazılanlardan birisi oluyor Giray Kaçar.
Savaşıyor, mücadele ediyor, tekme yiyor, yılmıyor. Teri kurudukça kanı akıyor,
kanı kurudukça teri akıyor. Asırlara damga vuracak şampiyonluğun hikayesine
adını bir nakış gibi işliyor.
Ama körleştirilmiş futbol adaletinin vurduklarından birisi oluyor Giray.
Bu adaletsizlikler birikiyor birikiyor ve artık onu tam kalbinden etkiliyor.
Basit bir göğüs ağrısıyla başlayan şüphe, ne yazık ki doğru çıkıyor ve Giray,
arenasından bir süre affını istiyor.
Adaletsizlik bu sefer, gerçekten vücut buluyor ve kalbi ona bu sefer
adaletsizlik yapıyor..
Yani en çok adaletsizlikten çekiyor Giray Kaçar…
22 yaşında da, 24 yaşında da, 26 yaşında da, 28 yaşında da.
Senin kalbin seni yarı yolda bıraktı ya, boş ver Giray her birimiz kalbimizden
birer parçayı sana armağan ettik bile..
Sen, biz olmuştun sahada, yüzümüzü güldürmüştün, şimdi biz kalp olduk, sende
vücut bulduk.
Savaşa devam Giray Kaçar, ama şimdilik sahayı boş ver. Senin kadar beceremesek
de biz dolduracağız o boşluğu dualarımızla.
Elbet bir gün çıkacaksın tekrar o sahaya. Ve o gün gelişini de kutlayacağız,
adaletsizliğe indirdiğimiz yumruğu da. İnanıyoruz..
Recep Çaltepe
İlgili konu başlığı için TIKLAYINIZ