Şike ve Ötesi
30.09.2014 Suat Seymen yazdı...
Sporun ruhunda adil bir rekabet vardır. Onu seyredilebilir kılan, kitleleri peşinden sürükleyen, heyecan veren yani para harcanmasını sağlayan ana unsur budur.
Son zamanlarda futbolseverlere, yeni akım bir seyirci gurubu eklendi. Bu gurup, ne olursa olsun kazanmak isteyen, gücü önceleyen, güçlü olana aidiyet hisseden bir gurup. Genellikle aidiyet duydukları şemsiyeler altında toplanmakta ve birlikte hareket etmekteler. Pasoligin bu gurubu gerçekten etkilediği düşüncesindeyim. 
Seyircinin maçlara gelme oranının düştüğü, spor programlarını seyretme, spor gazeteleri okuma oranının çok çok düştüğü bir gerçek. Bir çok nedenleri var elbette. Geçen yıl Trabzonspor özelinde bunun transfersizlikten kaynaklandığı dile getiriliyordu. Bu sene gördük ki durum böyle değilmiş. Geçen yıl çeşitli şekillerde stada getirilen taraftar gurupları da olmayınca, statlar boş kalmaya başladı. Tüm Türkiye'de durum böyle. Aslına bakarsanız son iki, üç senedir böyle. Neden, hiç düşündünüz mü? 
Pasolig, transfer durumları, oynanan futbolun kalitesizliği elbette etkili nedenler ama bence asıl neden bunlar değil. Ana neden sporun ruhu ile yakından alakalı. Şike süreci, bazılarımız daha önceden anlamış olsa da. Temmuzun 3'ünden sonra, hepimiz açık açık neler olduğunu gördük. Seyrettiğimiz şeyin tiyatrobol! türü garip bir şey olduğunu anladık. İşin daha da garip tarafı yıl 2014 hala aynı ucubeyi seyrediyoruz. 
Eski Beşiktaş başkan adaylarından İhsan Kalkavan futbol baronlarının, İspanya gibi Barcelona, Real Madrid bazlı bir ligi Fenerbahçe ve Galatasaray ikilisi ile tasarladıklarını dile getirmişti. İhsan Bey,futbolun içinden gelen ve derinini çok iyi bilen hepimizin tanıdığı bir yöneticidir. Bu gün geldiğimiz noktada durum aynen bu. Bizimkilerin kaçırdığı bir şey var, İspanya'da Almanya'da, İngiltere'de doğru işleri yapan, her takım Atletico Madrid gibi B. Dortmund gibi hiç ortada yokken gelip şampiyon olabiliyorlar. Sporda ileri dediğimiz liglerde işler bizdeki gibi birileri için garanti değil. Ama bize baktığımızda insanlar ister istemez bu lig Fenerbahçe ve Galatasaray'ın ligidir diye düşünüyor.
Ben sporda sonuçların tahmin edilebilir ama bilinemez olması gerektiğini düşünüyorum. Tek tek maçların, lig sonunda şampiyonun kim olacağını bilmediğim bir rekabete para veririm. Tiyatrobol için gerçek futbolseverin, ben de dahil sahalardan uzaklaştığını düşünüyorum. Ama, henüz futboldan uzaklaşılmadı, futbol baronlarının bir şansı var. Nedir bu şans?
Açık değil mi? Beyler adil olmak zorundasınız, cezaları ve ödülleri eşit dağıtmak zorundasınız. Kazanan, her zaman hak eden olmalıdır. Kurullarınız adil değil, ödülleriniz, cezalarınız adil değil. Sahadaki rekabet adil değil. Sahada gerçek rekabet olmayınca, sürekli suni rekabetler uyduruyorsunuz "efenim 4. yıldızı kim alacak?, Efenim 5. öküzü kim alacak?" gibi gibi...
Futboldan nemalananlar, ekmeğini kazananlar, medya mensupları, televizyon mensupları ve baronlar hepinize söylüyorum. Bindiğiniz dalı kesiyorsunuz. Yeterince görmemezlikten geldiniz. Seyirci sahadan kaçtı, futboldan da kaçarsa bitersiniz biteriz. Bu söylediğime şaşıracaksınız ama Galatasaray'lı, Fenerbahçe'li gerçek futbolsever de haksız kazancı değil, adil rekabeti görmek istiyor. Hepimiz için, dürüst, onurlu ve hakkıyla kazanılmış olan değerlidir. Değil mi?
Zaten adil bir oyunda en çok kazananlar sırasıyla Fenerbahçe Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor, Bursaspor ve Eskişehirspor ve Anadolu takımları olacaktır. Oran budur, B. Münih'in gelip şampiyon olacak hali yok. Doğal seyrine bırakın ve adil olun. Tekrarlıyorum adil olun siz kazanın, bizde futbolumuzu geri alalım. 
Yani demem o ki beyler! futbolsever, sporun ruhunu aramaya gitti, bulabilirlerse gelirler. Aksi halde siz bilirsiniz. 
Suat Seymen
Etiketler: