BMN KÖŞE YAZISI

Şike Davasında Uygulanamayan Hukuk ve Türkiye'nin Adalet Anlayışı

FaceBook paylaş Twitter paylaş Google paylaş Yahoo paylaş MSN paylaş Hotmail paylaş Delicious paylaş Digg paylaş

10.10.2015 Forum yöneticilerimizden Uğur Sadıkoğlu yazdı...

Şike Davasında Uygulanamayan Hukuk ve Türkiye'nin Adalet Anlayışı
Şike davasının ilk gününden itibaren bu davanın öncesi veya sonrasında Trabzonspor ekseninde karaladığım tüm yazıları objektif ve adalet çerçevesinde kaleme almaya çalıştım. Kalbi adil olma duygusuyla çarpan yurttaşlar olarak adalet konusunda Türk hukukuna dair umudumuzu adım adım yitirdik bu süreçte sessiz ve sedasız şekilde değil kulakları sağır edercesine bir gürültüyle katlettiler güzel ülkemizde demokrasiyi. Dilerseniz o süreci, hukukun katillerini bizleri bu durumlara getirenleri şike davasının ve o dönemlerde işlenen davaların içeriğini hukuki niteliğini yapılanları insani cepheden bir kez daha unutmamak üzere hatırlayalım. Genelden özele doğru yavaş yavaş sindire sindire inelim..



Türkiye'de siyasi jenerasyonun son manevra dönemi olarak adlandırabileceğimiz aralıkta kimsenin ağzına almaya dahi cesaret edemediği, dillendirenlerin ise fail-i meçhullerin hedefi olduğu direkt olarak vatandaşı veya bu ülkenin bütünlüğünü hedef alan 4 büyük davayla yüzleşti Türkiye bu dönemde. Neydi onlar isterseniz üstünkörü hatırlayalım.

1) 25 Temmuz 2008 tarihinde 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından açılan Ergenekon davası. Daha sonra bunu takip eden Balyoz-Ayışığı gibi darbe planlarının yer aldığı askeri davalar.

2) 18 Ekim 2010 tarihinde Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinde başlayan terör örgütünün şehir yapılanması olan KCK davası.

3) 3 Temmuz 2011 tarihinde 16. Ağır Ceza Mahkemesinin yürüttüğü Türk değil Dünya futbol tarihine damgasını vuran şike davası.

4) Fiziki takibi 2012'lere dayanan ancak hukuki olarak 17 Aralık 2013 tarihinde sübut bulan rüşvet ve yolsuzluk davası.

Bu davaların tamamında yargılama yapılmış ancak o sürecin akabinde devamlı Özel Yetkili Mahkeme kargaşası gündeme gelmişti. Savunma haklarının olmadığını öne süren sanıkların tamamı buna toplumun bilmemesine rağmen (İlker Başbuğ'da dahil) tamamı mahkemelerde savunma haklarını özgürce kullanmışlardır.

Özel Yetkili Mahkemelerin kökeni Mehmet Hayri Mumcuoğlu'nun Adalet Bakanlığı yaptığı 1973 yılına dayanmaktadır. O dönemlerde kamu bünyesinde varlığını sürdüren Devlet Güvenlik Mahkemeleri (askeri hakimlerden oluşan çoğunluk) bu mahkemeler çok ciddi spekülasyonlara maruz kaldı onlarca dosyanın burada asılsızca kapatıldığı vs. Türkiye gündeminde sıkça konuşuldu. 1999 yılında ise DGM'lerden askeri hakimler tabiri caizse hükümet kanadıyla tasfiye edildi. Bu olaydan 5 yıl sonra AK Parti iktidarında Avrupa Birliği normlarına uyum sağlamak amacıyla Anayasa değişikliğiyle DGM'ler tamamen Türk hukuk sisteminden çıkarıldı. 5190 Sayılı kanunla 2004 yılında kaldırılan DGM'lerin yerine yine Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri kurulmuştur. Bu iki mahkemenin usulende esasende birbirlerinden ayrılan somut bir yanı yoktur sadece şablon olarak değişiklik vuku bulmuştur. Özel Yetkili Mahkemelerin varlığını göstermeye başladığı dönemlerde hukuk dünyasında azımsanmayacak DGM'nin 'devleti halkı korur' anlayışından ÖYM'lerin 'halkı devletten korur' anlayışına devşirildiğini savunuyordu. Kısaca Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri, ceza hukukunun baktığı davaların en ayrıntılı olanıydı baktığı davalar askeri casusluk, KCK davaları, Hrant Dink davaları, Örgüt davaları vs. idi. Sanmayın hükümet Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırdık deyince yine döndük Genel Yetkili mahkemelere diye. 17 Şubat 2015 tarihli Resmi Gazeteye bakarsanız HSYK'nın Birinci Dairesi, ihtisas mahkemesi adı altında yeni özel yetkili mahkemeleri kurdu. Resmi Gazete'nin 17 Şubat 2015 tarihli sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren kararnameyle İstanbul'da 13 ve 14, Diyarbakır'da 4 ve 5 diğer illerde ise 2. Ağır Ceza Mahkemeleri ihtisas mahkemesi yapıldı. Terör ve örgüt suçlarına bakacak olan mahkemeler, paralel yapı olarak adlandırılan devlet içerisinde varlığı iddia edilen yapıya karşı düzenlenecek davalara bakacak ve bakmaktadır. İstanbul'da söz konusu mahkemelerin başkan ve üyeleri 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasının ardından HSYK tarafından değiştirilmişti. Yukarıda saydığım örgüt, uyuşturucu, casusluk vs. gibi davalar normal Ağır Ceza Mahkemelerinde değil yine bu Özel Yetkili ihtisas mahkemelerinde görülecek değişen tek şey hükümetin %100 şeffaf diye düşündüğü kendi adamlarını bu mahkemelere yerleştirmesi ve devletin içerisine nüfuz etmelerine müsade ettikleri cemaatçileri tasfiye etmelerinden dolayı bu mahkemelere geçişleri sağlamalarıdır.

Yaşanan gelişmeler akabinde biraz olsun geriye gidecek olursak yargılaması yıllarca süren bu davalarda kesinleşmiş Yargıtay kararları olmasına rağmen 17 - 25 Aralık davalarının gündeme gelmesiyle birlikte hızlı bir şekilde binlerce sanık bu davalar kapsamında paralel mahkeme bahanesiyle tahliye edildi. Bu 4 davanın muhattaplarını ele aldığımızda Türkiye'de hiç de azımsanmayacak yüzdelerde karşılık bulduğunu görmekteyiz. KCK Davalarında kürtler, Ergenekon-Balyoz davalarında Ulusalcılar, Şike davasında Fenerbahçeliler, 17-25 Aralık Yolsuzluk ve rüşvet davalarında ise mevcut siyasi erk 'kumpas' nitelemesi yapmış ve hep birlikte ağız birliğine girişmişlerdir. Türk siyasi tarihinde yıllardan beri süregelen siyasi çekişmeler bu davaların yeniden yargılama kısmında bir kenara çekilmiş dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ yeniden yargılamayla birlikte kesinleşmiş mahkeme kararını bozdurtan ve öfke kustuğu Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkürlerini ve şükranlarını sunmuştur. 17 - 25 Aralık'ı neden dillendiremediği sorusu ise mevcut Ulusalcı zihniyet tarafından kendisine asla sorulmamaktadır. Aziz Yıldırım'a geçecek olursa kendisine siyasi bir operasyon yapıldığını söyleyen Aziz Yıldırım içeriden çıkış gününde basına verdiği demeçte 3 siyasi partinin de genel başkanlarına teşekkür etmiş bunun yanında Erdoğan'a özel olarak müteşekkir olduğunu beyan etmiştir. Karşı cephede gibi görünen bu davaların failleri Erdoğan'ın arkasında saf tutmaya başlamış ve kendi kirliliklerini örtmek uğruna siyasi görüşlerini ve ideolojilerini hiçe sayarak hükümet borazanlığına soyunmuşlardır. Onlar hükümet borazanlığı yaparken hukukun h'sinden anlamayan ve adil olma duygusunu bir kenara bırakıp at gözlüğüyle dünyayı izleyen taraftarları ise hükümete karşı zafer kazandıklarını iddia ederek çığlıklar eşliğinde kutlamalar yapmaktaydılar.

İşin esas çarpıklık meselesi 17 - 25 Aralık'ta yargılan(a)mayan hükümet yetkililerine ateş püskürenlerin bu yukarıda saydığımız davalara kumpas nitelemesi yaparken yargılaması süren sanıklara aynı savcılık ve polis ekiplerinin teknik takip yaptığını unutmalarıdır. 17 Aralık'a ateş püskürüp hırsızlık yapıldığını devletin kasalarının boşaltıldığını öne süren muhattapların Ergenekon-Balyoz-Şike-KCK ve bilimum davalarda yargılanan sanıklara kumpas kurulduğunu öne sürerek demokrat bir kisveye bürünmeleri ise tamamen nasıl bir adalet anlayışına sahip olduklarını yüce millete ve insanlığa göstermiştir.

Adaletsizliğin mahkemelerden sonra bir de halk nezdinde ortaya çıkması samimi her vatandaşı üzmüştür. Bugün Ergenekon davasında sanık olan bir paşanın şike davasının beraatine sevinirken 17 - 25 Aralık yolsuzluk davasının neden yapılamadığını sorgulaması düşündürücü falan değil palavranın dik alasıdır. Adaleti kendine göre kullanmak isteyen zihniyet yıllardan beri bu ülkenin gelişimine engel olan yegane faktörlerin en başında gelmektedir. Yolsuzluk davasını yargıya taşımak isteyen zihniyet, yargı bağışıklığının olmadığını öne süren zihniyet, adaletin bu ülkede sadece parti isminden ibaret olduğunu savunan zihniyet Şike ve diğer davalarda gerçekleşen beraatlere hak yerini buldu diye yaklaşırken 17 - 25 Aralık'ın yargılamasının yapılamayışına hukuk garabeti olarak yaklaşım göstermektedir.

Adaleti kendine göre kullanmaya alışmış olan zümreler hukuku yine kendilerine kul köle ederek adillik ve şeffaflıktan uzak bir şekilde suçluluklarını sadece düzmece mahkemelerde aklamış, sempatizanlarını hayali çığlıklarla sevindirmiş ancak vicdanlarda aklanamamışlardır. Doğruluğun ve adaletin her türlü düzenbazlığı alt edeceğini düşünen bireylerin bu davalarda yaşanan beraatlerle birlikte Türkiye'nin hukuk anlayışının can çekişerek hezeyan içerisinde öldüğüne şahitlik ettiğini ve bu nesilin ileride bu topraklarda bir yerlerde adalet dağıtıcısı olabileceğini unutmadan Türkiye'nin nasıl bir açmaza kendi kendini soktuğu aşikardır.

Genel davalar ve adaletsizliğin dışına çıkarak Trabzonspor taraftarının bizzati ilgilendiği şike davası özelinde konuşalım biraz da..

Şike davasında elde edilen delillerin tamamı o dönemin kanun, tüzük, yönetmelik, Khk''larına uygun şekilde elde edilmiş mahkeme huzurunda tamamı ikrar edilmiş tapelerdir. FB başkanı ve yöneticileri mahkeme huzurunda 1 tapeye itiraz etmiş onuda mahkeme başkanı tüm huzurda dinletmişti. Spor hukuku açısından Fenerbahçe Spor Kulübünün şike suçundan beraat etmesi mümkün değildir. Zira CAS gerekçeli kararında "Türk yargısı tüm kişileri aklasa bile bu durum bizim yargılamamızı ve kararımızı etkilemez." demiştir.. Sportif yargılamanın en üst organı CAS'tır. Yani CAS bir Spor Kulübünü hukuki nitelemeyle 'şikeci' ilan ettiyse bu kararın tek bir geri itiraz mercii vardır. CAS kararlarına karşı sadece İFM'ye başvurulur. FB başvuru yapmamıştır şike suçu hukuken kesinleşmiştir. Fenerbahçe Spor Kulübünün 4 maçta (şike-teşvik) eylemi gerçekleştirdiği CAS'ın gerekçeli kararında sabittir. Dosya kapanmıştır. Kurmaca Türk mahkemelerinde aklansa dahi CAS'ın kendi sportif yargılamasında suçlu bulunan FB'nin şikeci olduğu gerçeği değişmeyecektir. Kaldı ki düzmece ve polis fezlekesi dedikleri iddianamenin delillerine dayanarak Trabzonspor'u UEFA'ya şikayet eden FB'nin tazminatla ilgili çırpınışlar hezeyan doludur. Tamamen borsayı manipüle etme ve birilerinin parayı götürme oyunudur bu tazminat olayına yanaşmaya asla ama asla maçaları yemez CAS davasının geri çekilme hikayesini hatırlayın eğer Türk Yargısında şaibeli bir durum olsaydı Avrupa'nın hukuk sisteminde çatır çatır suçsuz olduklarını belgeyebilirlerdi. Türkiye'de bu adamlara artık hiçbir şey olmayacaktır hukuken kılıf hazırlanmış ve Cuma günü tiyatronun son perdesi oynanmıştır Türkiye hukuk garabetlerine yukarıda saydığımız davalardan alışkındır bunuda kendi ahlak ve mide anlayışına göre öğütecek ve hazmedecektir.

Hiç kimse Türkiye'de gerçek adaleti ve doğruluğu sorgulamamaktadır. Pascal'ın söylediği gibi Türk Yargısı bu davalarda "haklı olanı güçlü kılamadığı için, güçlü olanı haklı kılmıştır."

Sadece Trabzonspor taraftarına değil samimi olan her futbolsevere tavsiyem kıvılcımı en alttan yakmak istiyorsanız sistemin bir parçası olan ve siyasi erkin dümenine onların istek ve arzuları paralelinde su taşıyan Digiturk'lerini iptal etmeleri ve bu tiyatronun bir parçası olan Trabzonspor Kulübü yönetimine bir daha asla destek vermemeliridir.Yıllardan beri aşık olduğumuz bu oyunu bu denli kirleten, hukukla birlikte yeşil sahalarda bulunan futbolu katleden yetkililere hiç olmazsa böyle bir tepki verebilirsiniz. 

Bugün 10 Ekim Cumartesi ben Türk Futboluyla tüm bağlarımı koparmış bulunmaktayım canımdan çok sevdiğim ülkemde göz göre göre güçlünün kayırılmasına ses çıkarmayan siyasilerden, vatandaşlardan, hukuk adamlarından herkesten bu hukuksuzlukta zerre kadar payı olan herkesten tiksindim.

Alın bu tiyatro içerisinde birilerine boyun eğerek hep birlikte el ele mutlu mesut şekilde yaşayın..

Size namuslular değil namussuzlar lazım halkımızın mevcut hukuki süreçlere verdiği tepkilere bakarak onları işinize geldiği şekilde yönlendirin ve çarklarınızı döndürün. Benden bu siyasi erk tutumunu değiştirmediği sürece ne bu ülkeye ne de bu millete tek bir fayda dokunmaz üzülerek söylüyorum ki benim vicdanım bunu kaldırmaz.

Bir gün gerçek adaletin önünde hesap verdiğiniz günleri görmek en büyük dileğim ve duam olacak. Aldığımız terbiyeden ötürü daha fazla ileri gitmeyeceğiz ancak sakın unutmayın

Taşları bağlamışlar köpekler serbest 
Eşkiya düze inmiş yiğitler derdest 
İmama bozulup da bozmayız abdest 
Gün gelir de bu hesap görülür elbet 

Tüm adalet sevdalılarına sevgilerimle..


Etiketler:
FaceBook paylaş Twitter paylaş Google paylaş Yahoo paylaş MSN paylaş Hotmail paylaş Delicious paylaş Digg paylaş
Spor Toto Süperlig 1.Hafta

Trabzonspor

1


Antalyaspor

0

Yer : Papara Park
Hakem : Zorbay Küçük
Tarih : 11.08.2023  Saat : 21:00
Spor Toto Süperlig 2.Hafta

Galatasaray

2


Trabzonspor

0

Yer : Rams Park
Hakem : Atilla Karaoğlun
Tarih : 19.08.2023  Saat : 21:45
Spor Toto Süperlig 3.Hafta

Trabzonspor

2


Rizespor

3

Yer : Papara Park
Hakem : Halil Umut Meler
Tarih : 26.08.2023  Saat : 19:00
Spor Toto Süperlig 4.Hafta

Kasımpaşa

1


Trabzonspor

5

Yer : Recep Tayyip Erdoğan Stadyumu
Hakem : Erkan Özdamar
Tarih : 01.09.2023  Saat : 21:00
Spor Toto Süperlig 5.Hafta

Trabzonspor

3


Beşiktaş

0

Yer : Papara Park
Hakem : Volkan Bayarslan
Tarih : 17.09.2023  Saat : 20:00
Spor Toto Süperlig 6.Hafta

Hatayspor

3


Trabzonspor

2

Spor Toto Süperlig 7.Hafta

Trabzonspor

2


Pendikspor

1

Yer : Papara Park
Hakem : Bahattin Şimşek
Tarih : 30.09.2023  Saat : 16:00
Spor Toto Süperlig 8.Hafta

Adana Demirspor

1


Trabzonspor

0

Yer : Yeni Adana Stadyumu
Hakem : Kadir Sağlam
Tarih : 06.10.2023  Saat : 20:00
Spor Toto Süperlig 9.Hafta

Trabzonspor

1


Alanyaspor

0

Yer : Papara Park
Hakem : Arda Kardeşler
Tarih : 23.10.2023  Saat : 20:00
Spor Toto Süperlig 10.Hafta

Fatih Karagümrük

0


Trabzonspor

0

Yer : Atatürk Olimpiyat Stadyumu
Hakem : Ali Şansalan
Tarih : 29.10.2023  Saat : 16:00
Spor Toto Süperlig 11.Hafta

Fenerbahçe

2


Trabzonspor

3

Yer : Ülke Stadyumu
Hakem : Zorbay Küçük
Tarih : 04.11.2023  Saat : 19:00
Spor Toto Süperlig 12.Hafta

Trabzonspor

2


Konyaspor

1

Yer : Papara Park
Hakem : Cihan Aydın
Tarih : 10.11.2023  Saat : 20:00
Spor Toto Süperlig 13.Hafta

Sivasspor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 14.Hafta

Trabzonspor


Kayserispor

Spor Toto Süperlig 15.Hafta

Gaziantep FK


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 16.Hafta

Trabzonspor


Samsunspor

Spor Toto Süperlig 17.Hafta

İstanbulspor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 18.Hafta

Trabzonspor


Başakşehir FK

Spor Toto Süperlig 19.Hafta

Ankaragücü


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 20.Hafta

Antalyaspor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 21.Hafta

Trabzonspor


Galatasaray

Spor Toto Süperlig 22.Hafta

Rizespor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 23.Hafta

Trabzonspor


Kasımpaşa

Spor Toto Süperlig 24.Hafta

Beşiktaş


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 25.Hafta

Trabzonspor


Hatayspor

Spor Toto Süperlig 26.Hafta

Pendikspor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 27.Hafta

Trabzonspor


Adana Demirspor

Spor Toto Süperlig 28.Hafta

Alanyaspor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 29.Hafta

Trabzonspor


Fatih Karagümrük

Spor Toto Süperlig 30.Hafta

Trabzonspor


Fenerbahçe

Spor Toto Süperlig 31.Hafta

Konyaspor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 32.Hafta

Trabzonspor


Sivasspor

Spor Toto Süperlig 33.Hafta

Kayserispor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 34.Hafta

Trabzonspor


Gaziantep FK

Spor Toto Süperlig 35.Hafta

Samsunspor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 36.Hafta

Trabzonspor


İstanbulspor

Spor Toto Süperlig 37.Hafta

Başakşehir FK


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 38.Hafta

Trabzonspor


Ankaragücü