Bir Trabzonspor Klasiği
07.11.2017 Oğuz Zeytin yazdı...
Anadolu Efes bu sezon oynadığı dokuz resmi maçın altısında, 6 veya daha az üçlük isabet bulabilmiş. Üstelik 29,6% ile üçlük atmış… Vasiliauskas ve Heslip gibi birebirde kolay geçilen, sezon başından beri ikili oyun savunmasında sorun yaşayan bir takım, rakibi de kötü denilebilecek dış şut atıyorsa maç planına alan savunmasını eklemeliydi. Hücumda ise Efes uzunları Motum, Dunston ve Stimac’a ters gelebilecek Green gibi bir seçeneği doğru kullanmalıydı. Bunları maç öncesinde Forum’da detaylarıyla analiz etmiştik.
Karşılaşmaya Green’in skor liderliğiyle girdik. İlk 12 sayının 11’i bu oyuncumuza aitti. Fakat tıpkı ilk haftadaki BJK Sompo Japan maçında olduğu gibi savunmada çok yumuşaktık. Kısalarımız tepede picklere takılıp sürekli eksildiğimiz için kolay penetre jump shotları yedik. Yukarıda da bahsettiğim gibi alan savunması yapıp Efes’in boyalı alan etkinliğini azaltabilirdik. Çeyrek sonunda oyuna giren Stimac’ın her iki potadaki aktifliğine Obekpa takip smacıyla cevap verdi. Ve periyot 23-21 üstünlüğümüzle geçildi.
İkinci çeyreğe başlarken Vasiliauskas kenardaydı. Farkı 36-26 ile çift hanelere çıkardık. Efes koçu Perasovic, Dunston & Stimac ikilisini birlikte kullanmayı seçti. Zare Markovski de karşı hamle olarak Obekpa-Deniz’i seçti. 2-13’lük seri ile geri gelen Efes öne geçti. Uzun süre saha içi isabet bulamayan takımımızda Eldridge’in üçlüğüyle nefes aldık. Soyunma odasına 43-40 önde girdik.
Burada bir parantez açayım: Anadolu Efes, Derrick Brown’ın sakatlığından dolayı mecburiyetten iki pivotunu yan yana kullanıyor. Bunu fırsata çevirebilecek esnekliğe sahipti Markovski. Green’i bu iki uzuna karşı 4 numarada kullanmaya devam edebilirdi. Hem 10 sayılık fark hem de uzunların faul sorunu olmaması elini rahatlatıyordu. Deniz & Obekpa’nın birlikte oynatılması demek, şut üzerinden oynayan takımımızın spacingini bitirmek demekti. Deniz’in savunma zaafıyla birlikte hücumdaki yerleşim ve akış bir anda dondu. Hafta içi oynanan Anadolu Efes – Unicaja Malaga maçında koç Plaza öne geçer geçmez (Doğuş da oyundayken) alan savunmasına döndü ve iki pozisyon üst üste Efes’i dış şuta bıraktı ve maçı çevirdi. Markovski ise bu tercihiyle sendeleyen Efes’i ayakta tuttu, maça ortak etti.
İlk yarıda 17 sayı üreten Green üçüncü çeyreğe kenarda başlatıldı. Devre dönüşü oyuncu saklamayı hiç anlamamışımdır. Markovski’nin değişik rotasyon takıntılarından biri bu. Diğeri de çeyrek sonlarında savunmadayken, Obekpa’yı kenara almak. Oyuncuyu faulden koruyor gibi görünse de rakibe “Ben içeriyi boşalttım, gel skor bul” mesajı bu. Neyse… Dunston hemen çeyrek başında üçüncü faulünü aldı, kenara gitti. Fakat bunu değerlendiremedik.
Dördüncü periyotta ise takımların fizik farkı ortaya çıktı. Cuma günü Euroleague maçı oynayan Efes enerjisini parkeye yansıtırken, oyuncularımız Markovski yanlış rotasyon (süre dağılımı) ve mola tercihleriyle yoruldu. Başa baş giden maçta, son molasını bitime beş dakika kala tüketen bir koçtan bahsediyoruz. Takıma enerji katacak, fizik olarak açığımızı kapatacak Harris’e süre vermeyen bir koçtan bahsediyoruz. Maçın kritik dakikalarında kısa savunmasını Vasiliauskas – Heslip’ten oluşturan bir koçtan bahsediyoruz. Geçen haftaki Banvit maçında da belirttiğim gibi, böyle kötü bir koça rağmen oyuncular çabalıyor ve bir yere kadar getiriyor. Ancak detaylarda bunun yeterli olmadığını görüyoruz. Bu akşam da uzatmaya giden maçta, yardımlaşmanın olmadığı, temponun düştüğü dakikalarda birebir zorlamalara ve el üstü şutlara kaldık. Ve bir Trabzonspor klasiği olarak kaybettik.
Trabzonspor Basketbol, bu kötü idari ve teknik yönetime mahkum edilmemeli. Nihat Mala ve Zare Markovski’nin yerlerine bu işe saygı duyacak çok daha becerikli spor adamları bulunabilir.
Etiketler: #Trabzonspor #Anadolu #Efes #Basketbol