Mağlubiyetin Hikayesi
01.12.2017 Oğuz Zeytin yazdı...
“Kasım Hasadı” başlıklı bir önceki yazımın son paragrafını hatırlatarak başlayayım müsaadenizle:
“Eylülde hazırlıksız yakalandığımız rüzgâra kasım ayında direndik. Şimdi ilk hasadı toplama zamanı. Eğer İzmir’de Pınar Karşıyaka maçından da galibiyet çıkarabilirsek kışı rahat geçiririz. Bunun için Markovski’nin doğru tercih sayısının, yanlışlarından fazla olmasını diliyorum. Farkın otuzlarda gittiği Galatasaray maçının ikinci devresinde, Eldridge çıktıktan sonra on dakikadan fazla aynı beşle oynayan, bu süredeki yedi sekiz top kaybını mola almadan seyreden bir koçumuz var. Diğer endişem ise maddi sorunların hortlaması.”
Bu satırların mürekkebi kurumamıştı ki Sayın Başkan Abiş Hopikoğlu’nun Kuzey Ekspres’teki açıklamalarını okuduk. Başkan özetle 300 Bin Dolar’a ihtiyaç olduğunu söylüyordu. Beraberinde de oyuncuların İzmir’e gitmeme kararı aldığı haberleri geldi. 2013’ten günümüze her sezon bir iki defa yaşanan, Trabzonspor adını küçük düşüren bu rezalete bütün endişelerimize rağmen yeniden tanıklık ediyorduk. Öncelikle 2014 final serisi son maçında Galatasaray’ın karşılaşmaya çıkmamasıyla, bu eylemin cezası arttırıldı, küme düşmeye kadar yolu var. O sebeple Trabzonspor’un maça çıkmamasına ve küme düşmesine sebep olacak yönetici, idareci ve teknik ekibin camiada nasıl anılacağını takdirlerinize bırakıyorum. Abiş Bey’in “taraftara” diye yazdığı ancak adresinin apaçık başkaları olduğu mektubu okuyunca üzüldüm. Hem kulübün maddi açıdan gerçekten yalnız kalmasına hem de bunun böyle ulu orta bir bilek güreşine çevrilmesine… Bu vakaları yaşadıkça aklıma basketbol, voleybol, hentbol gibi branşlarda mücadele eden büyükşehir, il ve ilçe belediye takımları gelir. Belediyelerden bu organizasyonlara ciddi meblağlar aktarılır. Uşak’ı örnek olarak veriyorum sürekli… Mesela 2016 yılı başında Uşak Belediyesi’nin resmi sitesindeki habere göre basketbol takımına 626 Bin TL destekte bulunulmuş. Soru şu: Trabzon BŞB ve diğer belediyeler Trabzonspor’un, İdmanocağı’nın veya diğer kulüplere böyle bir yardımda bulunmuş mudur? Krizin bir yanı bu, peki diğer yanı? Yani Trabzonspor çok mu iyi idare ediliyor? Bu yönetim takımı 2013’te devraldı ve profesyonel ekibin başına Nihat Mala’yı getirdiler. Beş sezonda altı koç ve 59 oyuncu geldi Trabzonspor’a. Bunun karşılığı ise sadece bir play-off yapabilmek ve Eurochallenge finali oynamak. Sürdürülebilir bir başarıdan bahsedilebilir mi? Böyle bir yapıya kim sponsor olur? Kombine biletleri, evindeki maçlar başladıktan sonra taraftara sunan bir idari yapıdan bahsediyoruz…
İşte ligin dibindeki, son dönemin en kötü Karşıyaka maçına Trabzonspor bu koşullarda çıkıyordu. Başta alıntıladığım paragrafta maddi sorunların yanında koç Markovski’nin doğru ve yanlışlarına değinmiştim. Markovski pazartesi gecesi Kanada milli takımıyla maça çıkıp okyanus aşırı uçuş yapıp gelen Heslip’i 39 dakika oyunda tuttu. Hem de 4/15 attığı gecede… Karşıyaka ligin en az üç sayılık isabet bulan takımıydı. Topu sürekli içeriye indirdiğini maç öncesi analizimizde forumda paylaşmıştık (24-25 ikilikten fazlasına müsaade etmemeliydik). Peki bizim savunma kurgumuz nasıldı? Sürekli açılarak birebirde geçilip kolay atışlar yemek. Genç uzunları Egemen bu sezon ilk defa bu kadar süre aldı ve top kullandı Obekpa karşısında. Maçın başında üç üçlük bulduktan sonra ikinci devre tek üçlük atmış takıma karşı alan savunması yapmamak, gerçekten akılla izah edilemez. Üstelik en iyi hatta tek atıcıları Wood kenardayken… Karşıyaka içeriden skor buldukça biz çember dövdük. Harris’i hiç kullanmadığımız üçüncü çeyrekte 1/9 dış atışa rağmen sıfır top kaybıyla öne geçtik. Yani onca yanlışa karşın rakibe üstünlük kurabilecek potansiyele sahip kadromuz.
Ancak…
Öyle bir mola trajedisi yaşadık ki… Kalan tek molasını son 2:00 dakikaya girilmeden aldı koç Markovski. Ne oyuncu değiştirebildi ne topu rakip sahaya taşıyabildi. Haliyle maç topunu oyuncular çizilmiş bir sete göre değil doğaçlama oynadılar. Hatırlayanlar olacaktır Banvit ve Anadolu Efes maçlarının değerlendirmesinde mağlubiyetlere ilişkin detaylara girmiş ve koçun müdahalelerine ihtiyaç duyduğumuz kırılma anlarında Trabzonspor’un kaybettiğini vurgulamıştım. Sadece kaybettiğimiz maçlarda değil, farklı Galatasaray maçı sonrası bakın ne yazmışız:
“Eldridge’in kendini yerlere atarak çaldığı topun kıymetini bildiğimiz sürece Hayri Gür’de kolay pes etmeyiz. Bunun için dar rotasyonun süre dağılımını iyi ayarlamak lazım. Farkın daha ilk yarıda otuza dayandığı maçın ikinci devresinin on dakikasını, oyuncu değiştirmeden Vasiliauskas-Heslip-Harris-Green-Obekpa ile mola almadan oynadığımızı es geçmemek lazım. Top kayıplarının bu bölümde artması tesadüf değil. Markovski’yi fazla eleştirdiğimi söyleyen dostlarımı bu detaylar üzerine düşünmeye davet ediyorum.”
Sözün özü, Trabzonspor bu yaz İtalya İkinci Ligi takımlarından Dinamo Academy ile anlaşan, geçen yıl yine ikinci ligde Scafati’de dördüncü maçında görevine son verilen, ondan önce Juvecaserta’da maç kazanamadan gönderilen sıradan bir çalıştırıcıya emanet edildi. Ve bu koç Europe Cup’ta Szolnoki Olaj’a elenmesine rağmen Trabzonspor tarihinin en başarılı koçu olarak gösteriliyor. Bu kafayla Trabzonspor daha çoook maddi kriz yaşar.
Etiketler: #OğuzZeytin #MaçAnalizi #Trabzonspor #Basketbol #Karşıyaka