Tam Akıl Tutulması
29.04.2010 Geçtiğimiz Fenerbahçe – Beşiktaş Derbisi skordan çok hakemi ve
yaşanılanları ile tartışıldı. Futbol kamuoyunda aslında etik değerlere
zerre kadar önem vermeyen bir çok spor yazarı Fenerbahçe Kulübü’nün de
Bilica’ya ceza vermesi gerektiğini konuştu, yazdı.
Geçtiğimiz Fenerbahçe – Beşiktaş Derbisi skordan çok hakemi ve yaşanılanları ile tartışıldı. Futbol kamuoyunda aslında etik değerlere zerre kadar önem vermeyen bir çok spor yazarı Fenerbahçe Kulübü’nün de Bilica’ya ceza vermesi gerektiğini konuştu, yazdı.
Ardından Mosturoğlu akıl hocalığında bir bildiri yayınladı Fenerbahçe. Ne dedi? “Bu hareketin futbol oyun kurallarında yeri var ve ona göre maç içinde cezalandırılmıştır. Ayrıca bir ceza vermemizi gerektiren bir sebep yoktur.”
Açıkçası ben bu açıklamayı bir gün daha erken bekliyordum. Bu sefer Mosturoğlu geç kaldı, ya da başkana imzalatmayı bekledi.
Şimdi bugünden tam 100 yıl önceye, 1900’lü yılların başına gidelim. İngiltere’de futbol oyun kuralları şekillendiriliyor. Konu penaltı kuralına geldiğinde mealen şöyle bir metin çıkıyor ortaya: “Ceza sahası içinde gole giden oyuncuyu durdurmak için ona müdahale etmek veya elle topu kesmek ceza atışını gerektirir.” Bunun üzerine adını hiç hatırlamadığım bir İngiliz söz isteyerek mealen şöyle söylüyor: “Ben bunu çok büyük hakaret sayarım. İngilizler centilmendir ve gole giden bir rakip oyuncuyu indirecek kadar alçalmazlar. Böyle bir kuralın olması bile beni rahatsız eder.”
100 yıl önce futbolda bunlar yoktu. Şimdi var. Hatta maalesef oyun kurallarına kadar girmiş de. Neden böyle kurallar oluşturulmuş? Birileri futbolun içine bunları katmış da ondan.
10 yıl sonra bu kuralların içine “ceza atışı yapılacak bir noktanın atış öncesi tahrip edilmesi kırmızı kartı gerektirir.”
Yaptırdığı penaltıyı ve oradaki müdahalesini bir yana koyalım. Bilica’nın sırf penaltı noktası üzerindeki maden tetkik arama faaliyetleri sizi “çok” rahatsız etmedi mi? Üstelik de yaptığı ihlalden bir de kazançlı çıkması sinirlendirmedi mi sizi? Peki attığı golden sonra sevinçle formasını çıkarıp kendi taraftarına koşan bir oyuncu ile aynı cezayı mı almalı? Sarı kart!
İşte buna bir örnek daha olursa ya bu futbol oyun kurallarına girer, ya da TFF buna yönelik bir teamül uygulamaya başlar. Avrupa’nın hiç bir ülkesinde olmayan böyle bir teamül, bizde uygulanırsa siz o İngiliz kadar sahip çıkmaz mısınız ülkenize ve hayıflanmaz mısınız “böyle bir kural neden sadece bende var” diye?
Neymiş? Futbolda bunlar varmış!
Futbolda bunlar neden var kardeşim? Hakemi kandırmak için kendini yere atana da 10 yıl öncesine kadar kart uygulaması yoktu. Şimdi var. Neden var? Neden böyle bir ihtiyaç var?
Futbolda her şey var zaten sayenizde. Kendini yere atmak var, rakibe elle sarkıntılık etmek var, sahada kuyu açmak var, köşe gönderiyle samba yapmak var, ellerini şortunun içine sokup edepsizce sondajlamak var, stadyumda adam öldürmeye teşebbüs ve hatta öldürmek var, şeref tribününde viski bardağı fırlatmak var, rakip takım taraftarını kafesler içine sokup üstüne çakmak yağdırmak var, rakip maç sonu sevinmesin diye ışıklandırmaları kapatmak var, kapalı tribünde adam asmaca oynamak var, kulübün rengine ve siyasi şartlara göre ayrı hukuk uygulaması var, var da var...
Allah için bunlardan hangisi futbolun içinde var, ya da olması gerekli?
Neymiş?
Futbol artık bir endüstri olmuş, finansal büyüklükler çok artmış, getiri çokmuş, büyük paralar dönüyormuş, üstüne bahis oynanıyormuş... Muş da muş...
Yahu, sırf bunun için bile çok daha berrak, çok daha ahlaklı, çok daha hassas olması gerekmiyor mu futbol yönetiminin?
Oysa federasyon bir derebeylik gibi yönetiliyor. Kişiye, kulübe ve günün şartlarına göre özel hukukLAR uygulanıyor. Sizin bu ihlallerden birini yapınca nasıl cezalandırılacağınız ise muğlak. O gün federasyon nasıl isterse öyle uygulanıyor cezalar.
Neymiş?
Futbolu işletmek ve hakkaniyetini korumakla mükellef federasyon, canının istediği kararı verebilir ve üstelik ayrı ve “sözümona” özerk bir Tahkim Kurulu olduğu için mahkemeler tarafından da müdahaleye kapalı.
Yani?
Bir kere başkan olmaya görün. “İster asar, ister kesersiniz”.
Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi, Premier Lig, La Liga, Serie A, vs. Maçlarını seyredince Türkiye’deki Avrupa Kupaları’na katılma hesabı yapan tüm takımlar, buna Trabzonspor da dahil, bana çok daha komik geliyor artık. Bursa’nın hedefi Şampiyonlar Ligiymiş. Fenerbahçe direk kalmak istiyormuş, Galatasaray Şampiyonlar Ligi maçı oynayamayacakmış yeni stadında, Trabzonspor kupada finale kalarak garantilemiş Avrupa Kupası’na katılımı.
Güler misiniz, ağlar mısınız?
Zaten kör topal yürüdükleri yolda Toulouse, Lille, Atletico Madrid, Anderlecht, Wolfsburg eledi bizim takımlarımızı. ManU, Barça, Real, Inter değil.
Futbolda bunlar var sayenizde! Ama futbolda bir de gerçekler var ki, bir türlü yüzleşemiyoruz.
Kırk deli taşlıyor kuyuyu ve futbol camiamızda bir akıllı bile kalmadı artık. Ayağına sağlık Bilica. Sen kaz(an)dın, hepimiz düştük o kuyuya bir kere daha.
Tunga LİMAN
tliman@bordomavi.net
Etiketler: