“Şike 3 Temmuz’da ortaya çıkmadı.Şike soruşturması 3 Temmuz’da ortaya çımadı. Bu olayda şikenin varlığına inanmamız için dosyaya ihtiyacımız yok. Hepimiz bunu biliyoruz. Olayları zamana yayarak bizim unutmamızı sağlamaya çalışıyorlar. Biz unutmamak için yaşananları hatırlamalıyız.
2005 yılında TBMM’de bir şike raporu hazırlandı. Bu raporda Türkiye’de teşvik ve şike olaylarının her zaman yaşandığı yazılmaktadır. Ve bu eylemlerin çok azının cezalandırıldığı belirtilmiştir. TFF kurullarının kulüpler tarafından oluşturulmasından dolayı bu cezalar gerektiği gibi verilememiştir tespiti bu raporda yapılmıştır.
Siyaset kitleleri peşinden koşturan futbola daima karışmıştır. Şike sürecinde ne zaman kişilerle kurumlar ayrıldı o zaman dengeler bozuldu. Siyasileri ayırmıyoruz. Hangi partiler görevde olursa olsun aynısını yapacaklardı. Oylarımız etkilenmesin diyerek vicdanlarımızı incittiler.
Fenerbahçe camiası yaygın medyayı bu süreçte kullanarak psikolojik bir operasyon yaptılar. Hakim medyada birkaç iyi adamdan başka kimse şikeyi olduğu gibi konuşmadı. Tüm siyasi partiler görülmemiş bir şekilde işbirliğine gitti. Bu konuda hukuka uygun atılacak her adım Fenerbahçe kulübünü zedeleyecekti. Fenerbahçenin zedelenmesi çıkarlarına yaramadığı için Trabzonspor camiası bu mücadelede yalnız kaldı.
Çok şükür sahaya yansımamışçı Yıldırım Demirören Fenerbahçe’yi akladı. Bu dünyada eşi benzeri görülmemiş bir yalandı. Tahkim Kurulu kararlarından sonra ortaya çıkan sonucu biliyoruz. Mahkemenin şike ve teşvikten 6 yıl 3 ay cezalandırıldı ama Tahkim Kurulu ceza vermedi.
Mahkemeden şike cezası alan İbrahim Akın’ın biz hala kiminle şike yaptığını arıyoruz! Ortaya hukuki bir garabet çıkıyor. Bu süreçte kamuoyunda sürekli bilgi kirliliği yaratmaya çalıştılar. Tahkim Kurulu kararları değişemez dediler. Disiplin talimatında yeniden yargılama diye bir hüküm var. Tahkim Kurulu kararı değişmez bu sebeple koca bir yalan.
Temiz futbol yoluyla temiz topluma ulaşma fırsatını kaçırdık. Hukuk maalesef işlemedi. Hiç kimse durumdan memnun değil. Türkiye’nin ilk futbol kitabının yazıldığı bu kentin hakkını yedirmeyeceğiz. Temiz futbol eylemlerine, mail atmaya devam edeceğiz.”
Panelde ikinci olarak sözü alan turgay Demir şu açıklamayı yaptı:
“Biz dünyada çok fazla şey icat eden millet değiliz ama sahaya yansımayan şikeyi biz icat ettik. Şike varsa sahaya yansımaması mümkün değil. Demekki bizdeki sahalarda sorun var.
Bizim tertemiz duygularımızı çaldılar. Şikenin en büyük zararı budur. Ben insanların şike yapmalarına şaşırmıyorum. Paranın olduğu yerde bu varsa olabilir ama yaptıklarından utanmamalarına hayretle bakıyorum.
Trabzonspor yönetimini ziyaret ettiğimde de söyledim. Yıldırım Demirören ve Cüneyt Çakır’ın olduğu ortamda Saraçoğlu’nda çalamayacağı penaltıyı başka yerde çalan hakem şerefsizdir dedim. Cüneyt Çakır’ın gözüne bakarak Aziz Yıldırım’dan korktuğun kadar Allah’tan korkmuyorsun dedim.
Bizim utanmamızı bekliyorlar, bizi ayıplıyorlar. Bir kişinin hakkını alırsan Allah diyor ki sana karşıma gelme. Bir şike yaparak milyonlarca insanın hakkını yedin. Bizden utanmıyorsanız Allah’tan utanın.
Bana diyorlar ki Fenerbahçe düşmanlığıyla şöhret olmak istiyorsun yahu ben şöhret olmak istesem Fenerbahçe yalakalığı yapıp 3 dakikada şöhret olurum.
Bu olayı kupaya küçültenler temiz futbol isteyenlerin hak aradığının farkında değildir. Ünlü bir düşünür bir adaletsizliği gidermek için bir sivil direniş yeter.
Trabzonspor’un onurunu çalamazlar ama Trabzonsporlu çocukların gözyaşlarını çaldılar.
Şike ahlaksızlıktır ama ahlaksızlıktan daha kötü bir şey varsa o da futbol ailesinin bu şikeyi örtmesi için işbirliği yapmasıdır. Bu yozlaşmadır. Batmış bir futbolumuz olsun ahlaksız bir futbolumuz olacağına.”
Turgay Demir’den sonra sözü alan Erdal Hoş şunları söyledi:
“Ben şikeden buradakiler kadar muzdarip değilim. Şike süreci bana çok şey öğretti. Futbol üzerinden bu ülkedeki bütün meseleleri anlamak mümkün. Bu ülkeyi yeniden tanıdım. Çok da değişmedi bu ülke. Aslında sorun sosyolojik. Bu ülkede darbe bile sosyolojik zemin hazır olmadan gerçekleşmez. Ben sabah akşam Fenerbahçelilerle konuşuyorum. 10 da 1 kazanırsak bu büyük başarıdır. Bu topraklarda adı değişse de mazlum hep var. Bu bazen Kürt oluyor bazen Alevi … ama sürekli oluyor. Buna bir isyan modeli geliştirebiliriz. Ben buna ahlaklı bir isyan diyorum. Yakmadan, yıkmadan bir isyan. Bunu yapabilirsek tüm Türkiye’ye çok şey öğretmiş oluruz.
Trabzonsporlular birlik olamaz. Biz mezarlarını bile birleştiremeyen bir toprağın çocuklarıyız. Trabzonspor’un kırmızı çizgisi biz birbirimizi yesek de dışarıdan haksızlık gelince yanyana oluruz. Ben bunu göremedim bu süreçte. Hala birbirimizi yiyoruz.
Şike ile takım birbirinden ayrılacak. Takım sahada top oynayacak. Bu yönetimin asli meseledir. Eski başkanların bu süreçte de belden aşağı vurması ayıp oluyor. Eleştireceğiz ama böyle değil.
Bu topraklarda galip Avrupa’dan ilan edilir. Burada ne yaparsanız yapın işe yaramaz. Cumhuriyet de soğuk hava da oradan gelir. Trabzonspor’un hedefi Avrupa’da olmalı. Şenol Güneş’i bu yüzden eleştiriyorum. Gruplara kalsaydık çok önemli bir fırsat yakalayacaktık. Trabzonspor hakkını Avrupa’dan alacak.
Trabzonspor gurbettekiler için çok önemli. Trabzonspor’a biz gurbette mecburuz siz burada mecbursunuz. O yüzden Allah aşkına ne yaparsak yapalım yapıcı olalım.”
Panelde konuşma yapan Mehmet Baransu şunları ifade etti:
Trabzon’u bu süreçle ilgili olarak çok önemsiyorum. Hiç metin hazırlamadım çünkü her şey gözümüzün önünde oldu. Ben düz konuşan bir insanım ve dümdüz giderim. İzlediğimiz videoda sevinen bir çocuk vardı ve o çocuk için biz buradayız. Şike sürecini kapatmaya çalışanlar çocuklarının yüzlerine bakamıyorlar.
Eğer ahlaktan bahsediyorsak, kupadan bahsediyorsak onun içinde hangi çocuğun hayali var kimse bilmiyor. Onun içinde hangi hayatlar var kimse bilmiyor.
Hiç korkmuyorum, korkmayacağım da. Ben Trabzonspor’un 82 puanının tamamının tertemiz olduğuna inanıyorum ve bunun için buradayım.
Hasip Kaplan’ın şike yasasının meclise sevk edilmesinde imzası var. Diğer partiler gibi BDP’de bu işin içerisindedir.
Gerçek kişiyle tüzel kişileri ayıralım. Milyonlarca taraftar üzülecekmiş. Peki Trabzonspor’un kaç milyon taraftarı var. İbrahim Akın bir kol saatine İstanbul BB – Bursa maçını satmıştır.Burada hakkı yenen diğer takımlar da var. Anayasaya dair tüzel kişilerle gerçek kişiler ayrılamaz diye yüzlerce madde gösteririm ama bu ayrıldı. Kirliliği kirlilerle temizleyemezsiniz. Yıldırım Demirören kirli bir adamdır bu işi temizleyemez.
Bu olay oy için kapatılmıştır. Ak Parti Aziz Yıldırım karşısında diz çökmüştür kimse kusura bakmasın. Kemal Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin de Aziz Yıldırım karşısında diz çökmüştür. Aynı şekilde Mhp diz çökmüştür.
Bana kimse dokunamaz diyen Aziz Yıldırım’ın üç kişi kimyasını bozdu. Birisi de Turgay Demir…
Ben bu filmi Trabzonspor yerinde olsam devre arasında her maçta veririm. Bunu net söylüyorum. Fenerbahçe buraya geleceği gün havalimanı stadyum önü sokaklar izlettiririm. Bundan sonra Trabzonspor hukuk içerisinde radikal eylemler yapmalı. Trabzonsporlular bir araya gelip meclise yürüseydiler ben de yürümeye hazırım ama herkes gelecek. Buradan meclise yürüyün Giresun’da sizlerle pazarlığa oturacaklar. Bunu yönetimden beklemeye de gerek yok.
AKP,MHP,CHP’nin önünde açlık grevi yapın orada durmaya hazırım. En büyük eylemi UEFA’nın önünde yapın. UEFA’ya İstanbul’dan yürüyün. Kapıkule’ye vardığınızda dünya sizi konuşacak. UEFA’nın önünde bu açlık grevini yapın 3. haftada UEFA Fenerbahçe kararını açıklamazsa ben mesleği bırakmaya hazırım. Bunun için bir kere inanmanız gerekiyor. Sizin yol haritanız olmalı. Basını siz arkanıza takacaksınız. Eylemden daha gür bir ses olamaz.
Ben deli dolu bir insanım. Ben olsam hiçbir Trabzon milletvekilini Trabzon’a sokmam. Bu sorun o parti bu parti meselesi değil bu sorun ahlak meselesi. Bu pisliği artık kimse sırtında taşıyamaz.
Panelde en son konuşmayı yapan Erdem Egemen, şunları söyledi:
“Şike sürecinde adalet için Trabzon Barosu’nun değerli üyelerine, baro başkanı Mehmet Şentürk’e , Nusret Yılmaz’a, Hakan Orhan’a , Atilla Dilaver’e teşekkür ediyorum. Yaklaşık 18 aydır çalışıyoruz. Bu ülkede kanun değiştirildi. 60 yıllara varan hapis ihtimalleri ortadan kaldırıldı. Psikolojik harp taktikleriyle kamuoyu algısı değiştirildi. Şike yapan ahlaksızlık yapan insanlar süreci zamana yayarak kahraman olarak ilan edildiler.
Hukukçular açısında sürecin zamana yayılması farklı bir durum arz ediyor. Anayasaya göre sportif disiplin yargılamaları çok kısa sürede sonuçlanmalı diyor. Sürecin hızlı sonuçlanması Anayasa tarafından olmazsa olmaz oluyor. Demek ki şike soruşturması sonrasında TFF uygulamaları hukuka aykırı hale geldi süreci zamana yayarak.
Kamuoyu süreç içerisinde yanlış beyanlarla yönlendirildi, kandırıldı. Tahkim Kurulu kararlarıyla süreç sona erdirildi dendi ama süreç sona ermedi. Uluslar arası futbola bağlı olan Türk futbolu için bu konuda süreç sona ermedi.
Kişi-kurum ayrımı gibi bir durum yoktur. TFF talimatnamesinde bu durumun ayrılamayacağı yazar. Aksi bile düşünülemez. Uluslar arası futbol kuralları da bunu ayıramaz.
Evrensel ölçülerde şikeye ceza verebilmek için sahaya yansıma gibi bir gerekçe yoktur. Para transferi,anlaşma gibi şeylere gerek yoktur. Etkilemesi muhtemel fiiller yeterlidir.
Trabzonsporlular,Trabzonlular bu süreçte
cezalandırılmıştır.”