Duyduk, hasta olmuşsun... Olsun. Mevsim kış, havalar kötü. Salgın bu "kırıklıklar". Kocaman kaptansın sen yahu, atlatıverirsin.
Yine gelir savaşırsın omuz omuza arkadaşlarınla. Daha önce savaştın ya... Bundan sonra daha çetin. Hem de komutan olarak. En nihayetinde yarım bıraktığın bir görevin var. 
Kafa iznini hak ettin muhakkak. Zaten sezon da iyi gitmiyor be... Biraz dinlen sen Kaptan. Güzel bir gez dolaş. Bize nereler Trabzon? Anlat. Anlat da dinleyelim. Kafa iznini kullan dilediğince. Zira o koca kalbine bizden rahat yok!
Şimdi biraz yat. Sonradan dinlediğinin yerine de koşarsın nasılsa. Yine tekmeye uzatırsın kafanı. Çok istersen yine akar terin o formaya...
Yine takarsın pazubandını koluna. Şöyle takımının önünde, heybetli! 
Basınca yere bütün kuvvetinle, yine titrer o zemin... Hiç takma kafana. Daha önce titrettin ya...
Yine görürüz şampiyonlukları, kupaları. Yine çalmaya, çırpmaya çalışanların karşısına dikiliriz!
Yine görürüz o cenazedeki çocuğun gözlerini. O umut var ya... Yine umut olur bize. Bir kez daha. Sonsuza dek...
Sen şimdi es geçtin diyelim topu. Olsun... Biz indik tribünden yaptık bir ters kademe. Sen gelene kadar buradayız. Senin yerini dolduramayız belki ama gözün arkada kalmasın işte.
Biz kolaya rast gelmemişiz ki doğduğumuz günden beri. Nerede zorluk biz orada bitiveririz. Olacağı varmış... 
Tut şöyle elimizden, yüklen bacaklarına. Kalk ayağa! Olsun de...
Olsun be KAPTAN...