13.05.2014 Diyarbakır’ın Çınar İlçesi’nde yaşayan Trabzonsporlular...
Belki birçoğumuzun haberi bile yoktu onlardan. Benim gibi. Türkiye'nin dört bir yanında Trabzonsporlu var, ama onların bir farkı var.
Bağacık Köyü... Bu köyde herkes Trabzonsporlu. Farkları bu. Düşününce tebessüm ettiriyor insana bu durum. Nasıl yani? dedirtiyor. Sonra gurur duyuyor insan. Öyle ki orada Trabzonsporluluk bir saltanat. Babadan oğula geçiyor çünkü. Bağacık İlköğretim Okulu öğrencileri, hayatlarında ilk kez uçağa binerek Trabzon'a ayak bastılar bu hafta. Şöyle açıkladılar onları gülümseten saltanatı: “Çok güzel bir duygu bu. Hepimiz Trabzonsporluyuz, çünkü babalarımız da Trabzonsporlu.'' ...
İçlerinde ilk kez denizi görenler çoğunluktaymış... Yıllarca bir takıma aşık olarak büyümüşler, iki renge tutulmuş tertemiz yürekleri. ''Trabzonspor'' demiş onlara, Trabzonspor'un ihtilalini yaşayan babaları. Ve o büyük gün gelip çatmış ki, bu tertemiz yürekler Trabzon'a, Trabzonspor'a gelmiş... Fotoğrafı görünce içimden süzülen binlerce cümleyi özetleyecek kelimeler bulamıyorum. ... Boynunda tertemiz atkıları, omuz omuza vererek Karadeniz'i seyretmek Trabzon'dan... Trabzon'u yaşamanın en güzel saatlerinden biri. Mavi ufka bakmak Bordo Mavi şehrin kıyısından... Ayaklarını özgürce sallamak dalgaların sesiyle. Sahi ne güzel şey şu deniz. Ne güzel şey Mavi denize Bordo dalgalar çizmek. Bir de Karadeniz'den dinlemek Trabzonspor'u. ''Sen bakma durgunluğuma, dizginliyorum bu şehri'' diyişine kulak vermek. ''Her gün içime akıyor bu şehrin gözyaşları'' diye sırrını bilmek...  -Fırtına buradan mı esiyor? diye soruyor çocuklar Karadeniz'e... -Durdurmak imkansız! diye yanıtlıyor durgun dalgalar...  Çocuklar daha yakından bakıyor artık dalgalara. Denizle konuşuyorlar ilk defa dile kolay... Denizler de konuşabilirmiş diyorlar birbirlerine. -Hadi bize Trabzon'u anlat, diye rica ediyorlar açık mavi denizden... Köpürüyor deniz, dalgalar daha sert vuruyor kıyıya, hafif bir rüzgar başlıyor, yağmur yağdı yağacak. Sanki Fırtına çıkacak! Birden yok oluyor Güneş... Birden titretiyor hava. Çocuklar şaşırıyor. -Anlayabildiniz mi? diye soruyor deniz. Böyledir Trabzon. Gülerken ağlamaya başlar. Sakinken hırçınlaşır, birden değişir her şey.  -Peki neden? Ya Trabzonspor? diye sorular devam eder... -Trabzonspor taşıdır, toprağıdır bu şehrin. Soluduğunuz havadır Trabzonspor, baktığınız ufuktur, gördüğünüz gökyüzü, içtiğiniz su, geçtiğiniz yollar, sokakta top koşturmaktır, en güzel mutluluklardır, en acı saatlerdir bazen, caddelerdir, sokaklar, sokak lambalarıdır, benim sesimdir Trabzonspor, ve hiç bitmeyen hasretin sancısıdır...der deniz. -İhtilaldir, diye karşılık verir çocuklar. Gülümser deniz...  -Sen hiç şampiyonluk kutladın mı? diye sorarlar denize...  Birden yağmur başlar, şimşekler çakar... Anında sırılsıklam olur çocuklar, bütün caddeler ıslanır... Deniz daha açık mavi olur, toprak kokusu yayılır etrafa.  Yağmur şiddetlenir, daha fazla yağar... -Sonra ağlar değil mi Trabzon? diye sorar içlerinden biri. Deniz şaşırır, evet nereden bildin? diye sorar. -Ben de ağladım der çocuk, bu yağmurlar gibi ağladım. Babam bana anlatıyordu Trabzonspor'u, çok güzel bir kahramandı, birgün yendiden şampiyon olacağız diyordu, üç sene önce ''baba bu yıl şampiyon mu olacağız'' demiştim.  O da bana ''Evet oğlum'' demişti gözlerini kaçırarak. Bütün köye bunu söylemiştim. Sevinç çığlıkları atıyorduk. O gün hepimiz formalarımızı giymiştik. Çok merak ediyorduk şampiyonluk nedir. Aslında yenmiştik o akşam ama neden bize şampiyon demediklerini anlamamıştım. Babam bana ''şampiyonuz'' diyordu.  Ama kupamızı alamamıştık o akşam. Hem kimse sevinmiyordu, Trabzon'da da kutlama yapılmıyordu. Kupamızı vermiyorlardı. İşte o zaman ağlamıştım. Bu yağmurlar gibiydi. Bu yağmurlar gibi ağlamıştım. Sahi, neden şampiyonluk kutlamadık? ... Karadeniz hayli şaşırmıştı, bir o kadar da mutlu olmuştu. Çocukların sırtı dönüktü Trabzon'a. Çaktırmadan baktı şehre, biliyordu ki dinlemişti o da. Dolu doluydu Trabzon'un gözleri.  Kucakladı çocukları... Çekildi yağmurlar. ''Sakın vazgeçmeyin çocuklar. Bu ıslak caddeler gözlerimdir benim. Kurumaz pınarları. Acı doludur bastığınız topraklar. Dert ortağımdır konuştuğunuz deniz. Yeniden kazanabilmek için vazgeçmeyin.  Trabzonspor'a hoşgeldiniz, hoşgeldiniz deniz kokulu Trabzon'a. Özgürce bakın ufuklara, özgürce ve sımsıkı sarılın Trabzonspor'a. Bugün yeniden inandım şampiyonluğa. Birgün yine bu yollardan şampiyonluk kutlamaya geleceksiniz... Sakın vazgeçmeyin çocuklar.  Trabzonspor'u sevmekten sakın vazgeçmeyin...'' der Trabzon ve uğurlar çocukları... Arkalarından şöyle fısıldar: Güneşlerinizi getirin gelirken, yağmurlarımı kurutsunlar... ... Bu zor, yıpratıcı günlerde bu tertemiz yürekleri görmek içimde bahar çiçekleri açtırdı. Keşke bütün denizler onların olsa. Bütün ufuklar... Kendime böyle bir hikaye çıkardım bu fotoğraftan. Çekenin kim olduğunu bilmiyor, kendisine bu güzel fotoğraf için teşekkür ediyorum.