Duygunun Akla Hükmü
2007-2008
sezonundaki Beşiktaş maçı için İnönü Stadı’nda, deplasman tribünündeki
yerimizdeydik. Kötü geçmekte olan sezonun bir başka kötü anısı da bu maç
olmuştu. Maç sonunda Trabzonspor sahadan 3-0 mağlup ayrılıyordu. Oynadığı oyun
da skorun hakkını veriyordu.
O sezon için zaten umutsuzduk ama takımı canlı canlı bir kere daha seyredince
artık anlamıştık ki, takıma revizyon ya da takviye değil, komple değişim
lazımdı. Zira ertesi seneye taşınabilecek bir omurgası dahi yoktu takımın.
O sezonun sonunda görevdeki ilk transfer dönemini yaşayan Sadri Şener ve o
dönemdeki güçlü ekibi, toplumsal desteği de ardına alarak takımın çehresini
değiştirecek değişikliklere girişti. Trabzonspor Taraftarı belki de son 20
yılda böyle hareketli bir transfer dönemi yaşamamış ve adeta her transferle
coşkulu bir şaşkınlık yaşamıştı. Bu süre içinde dönemin yıldız Türk oyuncuları
da takıma kazandırılmış, eldeki malzeme de yine o dönemin en güçlü Türk teknik
direktörlerinden Ersun Yanal’a bırakılmıştı.
Sezon başı kampını 4 farklı şehirden 5 otobüs taraftar ziyarete gittik.
Gerede’de ziyaretimizin ardından basına konuşan Ersun Yanal, taraftar
coşkusunun da verdiği moralle, o tarihi sözü o saatlerde söyledi: "Şampiyonluk
süreci başlamıştır”.
Yönetimin başarılı hamleleri, taraftarın coşkusu ve üzerine Ersun Hoca’nın
sözleri ile Trabzonspor büyük bir çöküşün ardından ayağa kalktı. Daha ilk
sezonda şampiyonluk telafuz edilmeye başlandı. Hatta akıllara zarar bir hakem
katliamı ile 1,5 metrelik ofsayt pozisyonunda gelen golle Bursa deplasmanında
son dakikada kaybetmeseydik, liderliğimiz sürecekti ve sezonun da en büyük
şampiyon adayı bizdik. Ligin devre arasında Ersun Hoca’nın sözleşmesinin
uzatılıp uzatılmayacağı gündemdeydi. Türkiye’de Türk hocalarla yapılan
anlaşmalar, aslında ne yazık ki semboliktir. Kaç senelik olursa olsun, yönetim
beğenmediği hocayı kapının önüne koyabilir. Tabi, yabancı hocalar için durum
farklıdır. Onlar UEFA/FIFA kontrolündeki kapı gibi sözleşmelere sahiptir. Oysa
Türk hocaları kollaması gereken TFF, tersine futbolun emekçileri yerine,
kulüplerin başarısız yöneticilerinin icraatlarına sahip çıkar.
Devre arasında Ersun Hoca’nın sözleşmesi uzatılmaz. Kulislerde sezon sonunda
hocanın gönderileceği konuşulur. Bu dönemde bordomavi.net yürekli bir şekilde,
Ersun Yanal’ın sözleşmesinin uzatılması ve ona moral ve destek verilmesi
gerektiği vurgusunu yapar. Ama çabalar sonuç vermez. Devre arasına en büyük
şampiyonluk adayı olarak giren Trabzonspor, devre arasında Ersun Hoca’nın
ısrarla istediği Yusuf’u almaz (ki o Yusuf o sezonun ikinci yarısında adeta tek
başına şampiyon yapar Beşiktaş’ı), Ersun Hoca ile sözleşme uzatmaz.
Ligin ikinci yarısında Trabzonspor, sahasında üst üste aldığı iki mağlubiyetle
zirvenin gerisine düşer ve adeta linç başlar. Ersun Yanal’a edilen küfürler
video kaydı halinde resmi siteden yayınlanır haftalarca. Ve çok nettir ki,
sezon başı Ersun Hoca’nın bahsettiği şampiyonluk süreci sekteye uğramaz, biter.
Son haftalarda görev yapan Ahmet Özen’in ardından göreve Belçikalı Broos
getirilir.
2008 sezonu sonunda sil baştan yenilenen kadro bundan sonraki 3 sene içinde
sadece takviye edilir.
2011 sezonu nihayetlendiğinde ise klasik Trabzonspor olumsuzlukları devreye
girer. Kılpayı kaçırdığımızı düşündüğümüz şampiyonluk sonrası, kadroda anormal
bir erozyon başlar. Takımın sadece omurgası değil, adeta beyni, kalbi ve hatta
ruhu da kaybolmaya yüz tutar. Savruk ve 2008’den farklı olarak acele, özensiz
transfer politikası sonrasında takıma yapılan takviyeler yetersiz kalır. Şike
davası sayesinde ayakta kalan Trabzonspor, belki de şike davasının tetiklediği
olağanüstü Şampiyonlar Ligi katılımı ile sezon sonunu kadro ve havasına aykırı
bir şekilde sezonu 3ncü tamamlar.
Şike davasının sarpa sarması, beklentilerin bir türlü alınamaması artık
taraftarda da yılgınlığa dönüşür. Takıma hayat verecek bir UEFA kararı da
gelmek bilmeyince, bir önceki sezonda moral takviyesi ile başta tutunabildiği
sıralamanın en dibine doğru süratle yol alır Trabzonspor.
Hoca değişikliği, bu tür durumlarda en efektif çözümdür. Zira vasfı orta
sıraları ancak zorlayacak kadronun tamamını oluşturmak için oldukça esnetilen
bütçe sonunda, artık transfer takviyesi yapacak finansmanı yoktur
Trabzonspor’un. Bu kadroyu bedava dağıtacak durumu da olmadığı için, yüzeysel,
etkinliği birkaç hafta ile sınırlı bir hoca değişikliği operasyonu artık
neredeyse kaçınılmazdır. Ve Trabzonspor çok kötü yönetildiği 2 sezonun ardından
en akla uygun olmayan, etkinliği sınırlı ve bir taraftan yönetimin kredisini de
tüketen hamleyi yapar.
Dün bir yazı okudum basında. Diyordu ki, Şener fener maçından da kötü sonuç
alınırsa, Tolunay Hoca’ya tüm yetkiyi devredecekmiş. Tolunay Hoca kadroda
istediği revizyonları yapabilecekmiş. Aslında Tolunay Hoca’nın ilk gelişinde de
benim bu yönde bir hamleden endişem vardı. Zira son derece kırılgan, birbiriyle
hiçbir bağlılığı olmayan, giydiği formayı önemsemeyen ve sahada yaşadığı
yoklukların sebebini sürekli dışarıda göstermeye çalışan bir kadroda, bu tür
operasyonun kesinlikle çözüm olmayacağını, hatta bizi adeta felakete
sürükleyeceğini düşünüyorum.
O nedenledir ki, bu mesajımı bu haftadan söyleme ihtiyacı duyuyorum. Her ne
kadar fener maçını kaybetmeyeceğimizi düşünsem de, aksi sonuçla başlanması
muhtemel bir operasyonun sonuçlarının kesinlikle pozitif olmayacağını
düşünüyorum. Kadro dışı uygulamaları, kadroda majör revizyonlar, bu kadar
kırıcı geçen ve TFF’nin her uzvuyla yok etme amaçlı açık saldırıda bulunduğu
bir ligde Trabzonspor’u şimdi ona yakıştırmadığımız bir maceranın içine
sürükleyebilir. Hele ki daha bugünkü basın toplantısında Tolunay Hoca’nın
“Benim için duygu, düşünceden önce gelir. Duygunun sonunda doğruyu bulduğuna
inanıyorum” sözü benim daha da endişelenmeme sebep oluyor.
Kanaatime göre, majör revizyonları sezon sonuna bırakmalı, sezon içinde en
azından iç sahada oynanan tüm maçları almayı hedeflemeli ve ana hedef olarak
sadece kupayı belirlemeliyiz.
Kadrodan çıkarılacak futbolculara öç alıcı duygularla yaklaşmamalı, rasyonel
düşünebilmeli, duyguların akla hükmetmesini engellemeliyiz zira o futbolcular seneye başka takımda oynayabilir ama biz
önümüzdeki sezon da Trabzonsporlu olacağız.
Yazımızı bir nükte ile tamamlayalım: Trabzonspor Dergisi bu ayki sayısında
hediye olarak 30cm’lik cetvel veriyormuş. “Operasyon var. Cetvelleri kapıp
koşun tesislere” demeyeceklerini umuyorum.
Tunga LİMAN
tliman@bordomavi.net