İngilizler gördü, Türkler kördü…
1785’ten bu yana yayın yapan, dünyanın ilk gazetelerinden
biri olan The Times’ta, Ashling O’Connor imzasıyla geçtiğimiz hafta yayınlanan
şike haberi kamuoyunun önemli bir kısmının dikkatini çekmeyi başardı. Bu haberi
“yandaş” medya dahi görmezden gelemezken, Lig TV ve Ntvspor’un ölü taklidi
yaptığına şahit olduk. Hakeza yerel basındaki bazı gazete ve yayın
kuruluşlarımızın da… Önceliği Trabzon ve Trabzonspor olan bu yayın
kuruluşlarına, Lig TV ve Ntvspor’la beraber hareket etmenin ayıbı yeterli olur
sanırım…
***
Evet, İngilizler gördü, Türkler kördü…
Haberin duyulmasından sonra Türkiye’de alışkanlık haline
getirdikleri üzere yine zorbalığa başvuran malum cenah, gazeteyi ve haberi
yazan gazeteci O’Connor’ı tehdit ederek haber için tekzip yazılmasını istedi.
Bu komik hamleler elbette karşılık bulmayacaktı. Ancak manipülasyon alanında
artık uzmanlaşmış olan bu kimseler, tipik saldırı yöntemlerini kullanmaktan
yine de geri durmadı: itibarsızlaştırma. Gazetenin sahiplerinden ve politik
duruşundan tutun da, haberin para karşılığı yapıldığına kadar uzanmadık dal,
söylenmedik yalan bırakmayanlara çanak tutan kimi sözde Trabzonsporluları da
not ettik elbette. Onlara da şikecilerle aynı yolda yürümenin utancı yetsin…
***
İngilizler gördü, Türkler kördü…
Jose Saramago “Körlük” kitabına “Bakabiliyorsan gör, görebiliyorsan gözle” sözleriyle başlar.
Körlüğün bulaşıcı bir hastalık gibi tüm dünyaya nasıl yayıldığını anlatan
kitaba dair Saramago’nun bir de açıklaması vardır: "Bu kitapla anlatmak istediğim hepimizin körleşmeye başladığı
değildi. Bence körleşmiyoruz. Hepimiz körüz. Körüz ama bakıyoruz. Bakabilen ama
görmeyen kör insanlarız."
Yaşananlara ne denli uyuyor aslında… Hepimiz olmasa da,
çoğumuz körüz ama bunun farkında değiliz. Bakıyor ve gördüğümüzü sanıyoruz.
Oysaki romandaki kahramanlar gibi süt beyazı bir aydınlıktan başkası yok… Ve o
da bir illüzyondan ibaret. Yalan bir beyazlık, sahte bir temizlik, başka hiçbir
şeyi görmenize izin vermeyen kör edici bir ışık huzmesi. Bazısında para,
bazısında iktidar, bazısında haset ve çoğunda sorgulamaktan, düşünmekten uzak
güçlü görünenin söylediğini olduğu gibi kabul eden bir “koyunluk” hali olarak
hayat bulan bu körlük dalgasının ulaştığı nokta ürkütücü. Tıpkı romandaki gibi bizim
meselemizde de körlüğe kapılanların içindeki kötücül taraf ağır ağır döküldü
meydana ve toplumsal bir çöküşün izlerini gördük her adımlarında…
***
“Kimse görmek istemeyen kadar kör olamaz”  der öte yanda İbn-i Sina.
Anlamak isteyene, çok şey söyler bu aslında…
Haftaya görüşmek üzere…
Gamze Bal
gbal@bordomavi.net