BMN KÖŞE YAZISI

Değiştime Daha Trabzon'u Söylemedi !

FaceBook paylaş Twitter paylaş Google paylaş Yahoo paylaş MSN paylaş Hotmail paylaş Delicious paylaş Digg paylaş

06.08.2007
Hava durumunu seyreden rahmetli dedemin sözleriydi bunlar. Bu sözleri bana hatırladan üstad’a selamlarımı iletirken geçmişe yarı tebessümlü bir yolculuk yaptım ister istemez.


Hava durumunu seyreden rahmetli dedemin sözleriydi bunlar. Bu sözleri bana hatırladan üstad’a selamlarımı iletirken geçmişe yarı tebessümlü bir yolculuk yaptım ister istemez. Kar beyaz saçlı dedem 18 yaşlarında Rize’den kopmuş nerdeyse ömrünün tamamını İstanbul’da geçirmişti ama Trabzon’daki hava durumunu onun için yine de önemliydi. Çocukluk işte içimizden “ohooo , dede ya İstanbul’dan buraya sanki hava gelecek, Trabzon nere İstanbul nere, bize ne yahu” derdik, ama işin aslının öyle olmadığını aklımız ermeye başladıktan sonra hatta çok sonraları anladık. “Denizlerimiz mutedil dalgalı bölgelerimizde en yüksek sıcaklıklara gelirsek Doğu Karadeniz’de.” diye başlayan haberler hep dikkatini çekmiştir dedemin. Televizyonların siyah beyaz olduğu dönemlerde hani şu kanalları yandan çevirmeli national marka televizyonların olduğu zamanlar, kuruvaze yakalı iri gözlüklü tok sesli adamların çıkıp haberler sunduğu zamanlar.




Tuğrul Şan “Gemiciler Kalkalum” Bilge Şan’ın “ Aslin var mi du” dediği zamanlar, o zamanlarda nadiren horon ekipleri çıkardı. Televizyonda horonu görmeye görelim hemen şu replik babam yada dedem tarafından sahneye konulur "yol ver , yol ver" yani anlam karşılığı "televizyonun sesini aç" horon bize çocukluğun verdiği neşeylebirlikte bizden olan ve bambaşka duygularla sevdiğimiz kültürümüzü de yanımıza alarak avrupada milli maç kazanmış gibi sevinirdik horonu görünce. Çünkü bu görüntüler kıt'dı ve çok özeldi. Seyrine doyum olmaz horona karşılık vermeye çalışır her figürün aynısı yapmaya çalışırdık, ayaklarımız birbirine dolaşırdı.. Ekrandakiler yani bizim temsilcilerimiz inanılmaz bir ahenkle ve hızla oynarlar hele o ayakların “birliği” yok mu.. coşkumuza gurur katardı. Düşüncülerle yapılmak istenenler “bir” olması tamda böyle birşeydi işte.

Derken tek kanallı televizyonumuzda bir röportaj ekrana gelir. Spiker’in mikrofon uzattığı yaşlıca bir amca Trabzonspor’u kasdederek der ki “bizim uşaklar hep yener…” İşte o zaman ayak ayak üstüne atmış dedemin yüz ifadesini görmeliydiniz, gözlerini hafifçe kısarak gururla karışık öyle hafif bir tebessüm ederdi ki hani biraz da üstden bakma durumları da hasıl olmuştu, ne de olsa üst üstte 3. şampiyonluğuydu Trabzonsporumuzun. Değmeyin keyfine manzaraları da öyle tahmin edildiği gibi fazla uzun sürmezdi. Sanki Trabzonspor sadece işini görevini yapmış olağan bir sonucun yansımalarını seyretmiş gibi olurdunuz. Bu görev bilinci ve yansımalar dedemden de olurunu almıştır.

Soba dumanın kokusunun sokaklara indiği sabahlardı, alimunyum üstü açık ortasından tutacağı olan büyük çaydanlıkların sofraların baş aktörü olduğu günlerdi.. O çaydanlık ne enteresan bir edavattı, öyleki çayı doldurursunuz ama suyunu koymak için elinize doğru gelen yakıcı buharı ber taraf etmek için kuvvetli bir nefese ihtiyacınız olurdu. O ev gerecinden içilen çayın tadının bir başka olduğu zamanlardı.

Yokluk zamanlarında herşeyin kıymetinin bilindiği, tasarrufların yapıldığı fakat bu tasarrufların çocuklara hissettirilmemesinde zorlukların yaşandığı yıllardı.

Trabzonspor adlı olağanüstü lüksümüz bize o zamanlarda bir çok şeyi unuturmuştu. Mevcut olan özgüvene bir aşı da gözümüzün gönlümüzün ışığı tarafından yapılınca her türlü bilinmiş ve kanıksanmışlığı bertaraf eden sağa sola savuran bir " Fırtına " girmişti hayatımıza. Trabzondan kopup gelen bu duygu sağnağı yürekleri titreten Karadeniz Fırtınası adı düşünüldüğünde ne kadar da isabetli ve yerindedir.

İşte o fırtınanın gücü küçücük yüreklerimize hissediyor, futbolla alakalı olmayan konulara da sirayet ediyordu. “zor olmaz” denilene karşı inat ve cesaret çoğu zaman başımıza olmadık işler açtı, etkisi var mıdır bilinmez illaki bizim dediğimiz olan başka sonuca tahammülsüzlük gırla gidiyordu. "Başka takım taraftarını tutuyorum" diyenlere "iyi bir çocuğa benziyor halbuki nasılda tutuyor oyle iğrenç takımı" diyerek birazda şaşkınlıkla karışık Allah ıslah etsin durumları hasıl olmuştu. Nefes aldırmazdık “senin oğlun benim oğlumu..” cümlesi ile başlayan kulak bükme eylemi ile sona eren hadiseler bizede mecburen bazı cümleleri kurduruyordu “ula biz dayak yediğimiz zaman utanıyoruz, habular ne kolay şikayet ediyiler..” uzunca bir süre şikayet edildik. Haşarılık gırla gidiyordu bir kaç kez kafasında yarık izi olmayan irili ufaklı arkadaş gruplarına kabul edilmezdi. okullarda rahat durmadık, disiplin kurullarına sevkedildik. Hayatımız fena halde futbola benzemişti fauller sarı kartlar havada uçuşuyordu.

Rahatlık dur durak bilmezliğin fiziki etkilerinden mütevellit elimiz ayağımız kesilirdi, akan kanımız boşa gitmesin diye kan kardeş olurduk kan akmaya devam ederken anında çözüm bulunur kanımız boşa gitmesin diye boş bulduğumuz duvarlara küçücük parmaklarımızla Trabzonsporumuzun baş harlerini yazardık. Ts, Ts, TS, TS…

İçinde meydan okuma, gurur ve farklı olmak karışımın sihirli iksirinin etkilenmiş olduğu hayatlar geri kalan ömürlerinde de Karadeniz’den esen “Fırtına”dan nasibini aldı, almaya da devam ediyordu...

Aile içindeki yansımalara devam edeyim. O yıllarda Trabzonspor’la ilgili herhangi bir şey ne olursa olsun, İstanbul’da ikamet ettiğimiz için bizim için çok ama çok önemliydi. Ama malesef ara ki bir ürün bulasın. Bir gün yine böyle bir ürüne takmışım kafayı "çocuk forması" ara ara yok, bir sürü kırtasiye baktım, (o zamanlar formalar kırtasiyelerde satılıyordu) yok, yok oğlu yok. Bana yok olduğunu anlatmak ne mümkün. Ağlamak, huysuzluk, asabiyet bilimum hedefe ulaşamaya kararlı olduğumu gösteren tavırlar fazlasıyla hissetirdim. Forma gelene kadar herkese tavır. Bu tavra dayanamayacak bir kişi ararken evin tüm yükünü çeken cefakar Anam, bana nerdeyse bir gecede, bulabildiği en hafif yünsüz iplikten kısa kollu bordo mavi çubuklu kazak örer. İşte o kazak artık benim formamdır.

Haziran’ın ortasında hava da sıcak kurdeşen dökmeye çok müsait ama bırakın yolda yürümeyi en cetin geçen mahalle maçlarını bile bu kazakla yapıyordum. Kan ter içindeydim ama gururluydum. Bana göre forma olan kısa kollu bordo mavi kazağın ekstra gücüne inancım tamdı. Yenilmez olmuştum ben onunla, o olmasa olmaz o olmasa bir boşluk, bir tatsızlık hakimdi.

İlkokulda 2. teneffüs zili ne mübarek bir zildi. Tam tamına 30 dakika teneffüs… kenar mahalleli ve okulun eve yakın olmasının avantajı ile eve gider önceden cefakar annemin hazırladığı sofrada her sabah abimle müsade edilene kadar o kızarmış ekmek benim yok bu senin kavgası yapardık kaçınılmaz sonu bildiğimiz halde. bıçak gibi kesilen kavga sonu apar topar doğru okulun bahçesine. Anında takımlar kurulur bazen velilerde seyreder taktiklerde verirdi. Akşam saatlerine yakın tekrar toplanırdık zira okulun bahçesi boş kalmamalıydı ana caddeye yakın olduğu için yoldan geçenlerde işinden evine dönenlerde seyrederdi. Bir iki arkadaşımız değişsede sürekli aynı takımla oynardık. Sondurak, arka cadde, arka sokak kim toplandıysa yenemiyorlardı. “yine yenildik” diyen bir çocuğa bir büyüğünün verdiği cevabı hala hatırlarım “ bırak oğlum bunların kanında var topçuluk..”
Çocukluktan gençliğe geçtik ama ya yaşlılarımız ? ya iki nenem ? babane ve anane (söylendiği gibi) onlara ne demeli, Allah selamet versin ikisi de bilmem aynı akrabadan oldukları için bir ilgisi var mıdır ? ama biz ne zaman televizyon karşısına kurulsak, beynamazlığımıza atıfta bulunur “nemaz kılın nemaazz” diye mazeret cümlelerine bakmaksızın söylenirlerdi. Başbakan, Cumhurbaşkanı memleket meseleleri hakkında önemli gelişmeler olmadığı sürece hayatta televizyonla işleri olmaz, mühim meselelerde yani kırk yılda bir şöyle göz ucu ile bakarlardı televizyona. Bu hasmane tutumun hiç bitmeyeceğini sabah programlarının yaptığı yoğun baskıya verdiği cevaptan anlıyoruz “ ya kapatun hauni.. ” Genelde evde el işi yaparlar, durun bir dakika aklıma gelmişken torunlarının hepsine istinasız kazak örmediler değil, ördüler de ben kaç yaşındayım küçüklüğümden beri hala patik örüyorlar bu patikler kimlere gidiyor nasıl bir organizasyondur ne gibi gizli bir yapılanma ile karşı karşıyayız bilemiyorum hala örüyorlar.. Yılların izlerini taşıyanı gobuç gobuç yaşlı ellerden çıkmış patiklerin alıcılarını bulmak zor olmasa gerek.

Yine örgü ördüğü anlarda televizyona aldığı hasmane tutum devam etmektedir yani yine Babanem ve ananem sırtını televizyona dönerek oda o melon cihaz yokmuş gibi davranmaktadır. Taa ki Trabzonsporun adı geçene kadar... O andan itibaren ellerdeki örgüler durur başındaki yemenisinin tek gözünü kapatmasına inat televizyona yandan yandan ama pek bi dikkatli gözünü kırpmadan, bakar bakar...Trabzonsporla ilgili haber bitene kadar soru sorulmasını istemez, bizim inadına ve alaycı sorularımıza ise şiddetine göre “susun !” der.Genelde ise böyle durumlarda konsantrasyonun bozulmaması için cevap vermemeyi tercih ederler. Haber bittikten sonra da aynı dünyevi ve uhrevi işlerine geri dönerler.

Hayatlarında belki de bir kez olsun maça gitmemişlerdir ama Trabzonspor bu be.. onun adının geçtiği yerlerde nasıl sessizlik olmasın nasıl dinlenmesin… Sadece bu yaşanmışlık bile, ki eminim bir çok evde tekerrür etmiştir. 88 senelik yaşamının 70 senesini İstanbulda geçirmelerine rağmen doğduğu topraklara ve onun oluşturmuş olduğu değerlere olağanüstü bağlılık, hem de bu derece bağlılık ayrı bir sosyolojik araştırma konusudur.
Her zaman söylenir Trabzonspor asla sadece Trabzonspor Futbol Takımı değildir o çok daha başka çok daha anlamlı bir şeydir. Belkide Trabzonspor'un adı geçtiğinde şu sözü hatırlamak çok daha evla olacaktır. " En güçlü duygular, tarif edilemeyenler duygulardır"

Ve tek tabanca olarak ilk tanışma,

Yıllarca sürekli gazetelerden televizyonlardan mahalle maçlarından ismini telafuz ettiğimiz çocukken hep birileri tarafından götürüldüğümüz mukayet olunduğumuz, koca koca adamlar yüzünden doğru düzgün bakamadığımız Trabzonsporumuza bireysel hür ve özgür irademizle yalnız başımıza tanışma vakti gelmiştir artık..

İstanbul'da Ali Samiyen’de bir Sarıyer - Trabzon maçı. Epeydir aklıma düşürdüğüm bu planı en yakın arkadaşlarımdan birine açmayı düşündüm sonra vazgeçtim. Yanlız gitmeliydim, evden bir hışımla çıkışımı hatırlıyorum bir de otobüsün ne kadar yavaş gttiğini.. kağnı arabası mübarek yaklaştıkça yaklaşıyor otobüs ama yol bir türlü bitmek bilmiyor ve sonunda Mecidiyeköy. Otobüsten iner inmez bir tezahurat ve onun ekosu sarıyor yeri göğü. Stad önündeki Trabzonsporluların yaptığı tezahürat yüzüne vuruyor insanın. Bir sevgiliyle buluşmanın heyecanı büsbütün sarıyor sarmalıyor. Bütün stadın tamamı bize verildiği halde mahşeri bir kalabalık, her kapının her gişenin önünde uzun uzun kuyruklar..

"Birisine bakıp çıkacam" diyenler, "beyler sıraya geçin" kelamını edip asıl kaynağı kendileri yapan uyanıklara bile tebessümle yaklaşan hoşgörülü bir kalabalık. Onlarca 8-10 yaşında çocuklar.. içlerinden bazıları da emanettir. "beyler bi müsade edin hauni içeri atalım" işte sihirli cümle.. o saniyeden sonra o çocuklar kuyruktakilerin öz evladıdır.. Stad görevlileri ve bazı polisler inat eder içeri almakta. Kapılara yüklenenin haddi hesabı yoktur.. el mahkum alırlar içeri. Tansiyon, öndekilerin "tamam tamam" demesiyle düşer. Bilet kuyrukları öyle kolay kolay bitmez Trabzonsporlu olmak işin olmazsa olmazıdır anayasasıdır ama nerelisin ? ile başlayan hangi köydensin ? ile devam eden ortak tanıdıklarının çıkması kuvvetle muhtemel sohbetlere başlanır, daha önce gittiği maçlar ve geçmiş haftaların kritikleri yapılır. Sonuçta içeri girilir.

Kapalı tribundeki yerimizi aldık. Tribune çıkan herkesin yaptığı gibi karşı tribunleri şöyle bir kolaçan ediyoruz, karışık bir duygu, nasıl anlatabilir insan ? Kavuşmanın sevinci mi ? hasret mi ? gurur mu ? hepsinin yoğrulduğu ve ağır basanın "sevgi" olduğu bir duygu mu ? çok başka bir şey diyelim de çıkalım işin içinden. Güneş öğle sıcağı etkisini kaybetmiş gibi bir an önce takım sahaya çıksada bir görsek diyoruz. Bireysel gelmiş olmamıza rağmen tanıdık simalara rast geliyoruz. Mübarek bütün mahalle orada o da yetmezmiş gibi uzak yakın akrabalar, köylülerimiz.. Sonra şöyle bir etrafa bakınca tek rastlaşan biz olmadığımızı sanki bir bayramlaşma merasimi gibi insanlar birbirleri ile sarılıyor kucaklaşıyor “senin ne işin var burda ? hani bir daha gelmeyecektin ? ” gibi manasız sorular havada uçuşuyordu.

Zaman geçmiyor, bekliyoruz, bekliyoruz. Maç öncesi şöyle bir sahayı kolaçan etmek için çıkanlara alkış var birde olmazsa olmaz kimlik tespiti. " Hau Kemal du, hau da İskender.. hau kimdu ? " Neyse girerler içeri birde ısınmak için çıkarlar off bu seferde eşofmanlılar, forma istiyoruz biran önce maç başlasın istiyoruz. Isınırlarken şutlara göre koşmalara ve tribunlere gösterdikleri alakaya göre yorumlar gırla gider. Sert şutlar, ani deparlar ileri geri karışık koşmalar o an aklıma gelir ula bunlar yorulmuyorlar mı ? maçta nefesiniz kesilecek biraz yavaş daa.. Neyse uzatmayalım içeri girerler. Biz yine bekleriz beklerkende tribunlere bakarız. Burası İstanbul ha ? iğne atsan yere düşmez mahşeri bir kalabalık, her taraf bordomavi, İstanbul işte böyle güzel be..

Tezahuratlar peşpeşe gelmeye başlar bu demektir ki bizimkilerin çıkması yakındır. Sabırsızlık had safaya ulaşınca birden o da ne ! bir gökgürültüsü koptu ! tünelden ok gibi fırlayan bir adam peşi sıra 10 tane daha.. Güneşe doğru koşuyorlar. Güneşin vurduğu parıl parıl parlayan rüzgarla dalgalanan bordo mavi forma ne muhteşem gözüküyor... tribunlere selam veriyorlar ama sanki herkes Trabzonsporun kendine selam verdiği gibi selamını alıyor. Bense bir kaç saniye öncesinde kalmıştım, o formalar.. o ne güzel görüntüydü.. birkaç dakika da olan biten bir estentane beni nasıl da etkilemişti. İskenderin seyirciyi çıldırtırcasına süper oynadığını, Kemal’in kaleye giden bir topu inanılmaz bir akrobasi ile çıkardığını ve maçı da 3-2 kazandığımızı hatırlıyorum maçla ilgili ama o sahaya çıkış anı aklımdan hiç çıkmadı, kalan ömrümde çıkacak gibi de görünmüyor.

Trabzon Hüseyin Avni Aker’e Trabzondan bin kilometre uzaktan bakıp ekranın titrediği maçları hatırlıyorum, binbir türlü olumsuzluklara rağmen yine olur mu ? diyorum, yalanda olsa inanmak istiyorum. Kötü gittiğimiz anlarda hızır gibi yetişen anlamlı galibiyetlerimiz olurdu bizim, kötü gitmeyelim ama yine anlamlı galibiyetlerimiz "işte bu !" dedirtten galibiyetlerimiz olsun istiyoruz. Trabzon bizim kalemiz olsun sahamızda hiç yenilmeyelim istiyoruz. Geçmişte "karma yapın öyle çıkın karşımıza" dediklerimizi kalelerinde yıkmak istiyoruz.

Hayatımızın belki en çaresiz anlarından biridir mağlup durumda olduğumuz anlar. Rüyalarımızda sahaya girip oyunun kaderi değiştirdiğimiz anları unutmak, rüyalarımızı gerçekleştirecek " oyunlar","oyuncular" İstiyoruz..

Ağlamak ile gülmenin kardeş olduğu söylenir. Öyle bir hale geldik ki ağlamak ile ağlamanın aynı ana babadan olduğu fakat kardeş olmadığı zamanlardayız.

Trabzonspor başarısız olursa ağlayacağız.

Trabzonspor başarılı olursa da ağlayacağız.
Kupalar kazanacağız, şampiyon olacağız. Kıymet bilenlerin hıçkırıkları dağları denizleri aşacak, olağanüstü bağlılığımızın, tarifsiz sevgimizin yetim kalmadığı günler göreceğiz. Hakettik diyeceğiz, çok bekledik diyeceğiz, ağlayacağız,ağlayacağız...

Yaşlısı genci ile böyle bir iklimin sarıp sarmaladığı yürekler yine yeni bir sezonu bekliyor,

İşte Trabzonsporumuz bir kez daha sahaya iniyor...

Metin Külünk
mkulunk@bordomavi.net



Etiketler:
FaceBook paylaş Twitter paylaş Google paylaş Yahoo paylaş MSN paylaş Hotmail paylaş Delicious paylaş Digg paylaş
Spor Toto Süperlig 1.Hafta

Trabzonspor

1


Antalyaspor

0

Yer : Papara Park
Hakem : Zorbay Küçük
Tarih : 11.08.2023  Saat : 21:00
Spor Toto Süperlig 2.Hafta

Galatasaray

2


Trabzonspor

0

Yer : Rams Park
Hakem : Atilla Karaoğlun
Tarih : 19.08.2023  Saat : 21:45
Spor Toto Süperlig 3.Hafta

Trabzonspor

2


Rizespor

3

Yer : Papara Park
Hakem : Halil Umut Meler
Tarih : 26.08.2023  Saat : 19:00
Spor Toto Süperlig 4.Hafta

Kasımpaşa

1


Trabzonspor

5

Yer : Recep Tayyip Erdoğan Stadyumu
Hakem : Erkan Özdamar
Tarih : 01.09.2023  Saat : 21:00
Spor Toto Süperlig 5.Hafta

Trabzonspor

3


Beşiktaş

0

Yer : Papara Park
Hakem : Volkan Bayarslan
Tarih : 17.09.2023  Saat : 20:00
Spor Toto Süperlig 6.Hafta

Hatayspor

3


Trabzonspor

2

Spor Toto Süperlig 7.Hafta

Trabzonspor

2


Pendikspor

1

Yer : Papara Park
Hakem : Bahattin Şimşek
Tarih : 30.09.2023  Saat : 16:00
Spor Toto Süperlig 8.Hafta

Adana Demirspor

1


Trabzonspor

0

Yer : Yeni Adana Stadyumu
Hakem : Kadir Sağlam
Tarih : 06.10.2023  Saat : 20:00
Spor Toto Süperlig 9.Hafta

Trabzonspor

1


Alanyaspor

0

Yer : Papara Park
Hakem : Arda Kardeşler
Tarih : 23.10.2023  Saat : 20:00
Spor Toto Süperlig 10.Hafta

Fatih Karagümrük

0


Trabzonspor

0

Yer : Atatürk Olimpiyat Stadyumu
Hakem : Ali Şansalan
Tarih : 29.10.2023  Saat : 16:00
Spor Toto Süperlig 11.Hafta

Fenerbahçe

2


Trabzonspor

3

Yer : Ülke Stadyumu
Hakem : Zorbay Küçük
Tarih : 04.11.2023  Saat : 19:00
Spor Toto Süperlig 12.Hafta

Trabzonspor

2


Konyaspor

1

Yer : Papara Park
Hakem : Cihan Aydın
Tarih : 10.11.2023  Saat : 20:00
Spor Toto Süperlig 13.Hafta

Sivasspor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 14.Hafta

Trabzonspor


Kayserispor

Spor Toto Süperlig 15.Hafta

Gaziantep FK


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 16.Hafta

Trabzonspor


Samsunspor

Spor Toto Süperlig 17.Hafta

İstanbulspor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 18.Hafta

Trabzonspor


Başakşehir FK

Spor Toto Süperlig 19.Hafta

Ankaragücü


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 20.Hafta

Antalyaspor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 21.Hafta

Trabzonspor


Galatasaray

Spor Toto Süperlig 22.Hafta

Rizespor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 23.Hafta

Trabzonspor


Kasımpaşa

Spor Toto Süperlig 24.Hafta

Beşiktaş


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 25.Hafta

Trabzonspor


Hatayspor

Spor Toto Süperlig 26.Hafta

Pendikspor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 27.Hafta

Trabzonspor


Adana Demirspor

Spor Toto Süperlig 28.Hafta

Alanyaspor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 29.Hafta

Trabzonspor


Fatih Karagümrük

Spor Toto Süperlig 30.Hafta

Trabzonspor


Fenerbahçe

Spor Toto Süperlig 31.Hafta

Konyaspor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 32.Hafta

Trabzonspor


Sivasspor

Spor Toto Süperlig 33.Hafta

Kayserispor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 34.Hafta

Trabzonspor


Gaziantep FK

Spor Toto Süperlig 35.Hafta

Samsunspor


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 36.Hafta

Trabzonspor


İstanbulspor

Spor Toto Süperlig 37.Hafta

Başakşehir FK


Trabzonspor

Spor Toto Süperlig 38.Hafta

Trabzonspor


Ankaragücü