Ne Oldu Dün Akşam?
30.10.2017 Yiğit Gayretli yazdı...
Aslına bakarsanız basit bir galibiyetti... Son yıllarda alışık olduğumuz, sıralamada bizi çok da âbâd etmeyecek sıradan bir galibiyet aldık. Tatlı tarafı takımın coşkusu ve şimarık galatasaray'ın sinirlerine hakim olamamasına sebebiyet vermekti. Zaten maç sonunda hakemin bu kadar çok konuşulmasının sebebi de buydu.
Maçtan önce defaatle bahsettiğimiz bir konu vardı tempo! galatasaray sezon başından bu yana sadece yüksek tempo ve fizik gücünü kullanarak, topu yetenekli ayaklarının insiyatifine bırakıyor, bu şekilde maç kazanıyordu. Bu Türkiye'de nispeten işleyen bir sistem. Tudor bunu burada geçirdiği 1 yıl içinde çözmüş ki bu Tudor seviyesinde bir hoca için mucizeyle eşdeğer bir başarı(!)...
Peki nasıl bozulurdu bu oyun? İki yöntemi var
1- Topu seri ve kusursuz dolaştırarak yüksek pas yüzdesiyle rakibi sürklase edebilirsiniz. (Biz bunu mevcut durumda yapamazdık)
2- En az onlar kadar koşup, mücadele edip mukavemet gösterebilirsiniz. (Mantıklı olarak bunu tercih ettik)
İkinci seçenek bizim için en akılcısıydı. İşte bu tercih rakibin sinirlerini alt üst etmek için yetti de arttı! Rakibim futbol oynamayı düşünen, pas oyunu ve bağlantıları kuvvetli bir rakip olsaydı ve biz onların oyununu bozsaydık, sadece demoralize olup oyundan düşerlerdi. Ama kavgada aklı ve tekniğinden öte kalıbına güvenen adamın, cılız gördüğü kişiden daha kuvvetsiz olduğunu anlaması gibi siniri bozuldu rakibin. Beklemiyorlardı böyle bir direnç çünkü sezon başından bu yana (geçen haftaki derbi maçı hariç) böyle bir direnç ile karşılaşmadılar neredeyse. Ne düzgün pas atabildiler, ne ikili mücadele kazanabildiler ne de şut çekebildiler. Bu açıdan bakınca bahanelerinin hakem olmasına şaşırmamak gerekiyor. Zaten camialarının karakteristik özelliği de böyle bahaneleri üretmeye pek müsait...
Ne yaptın Olcay?
Dün akşamın nadir kötü şeylerinden biri Olcay'dı. Futbol kafasında en az meşguliyet yaratan olgulardan biri olmuş dışarıya verdiği görüntü itibariyle... Yerdeki oyuncuyu tekmelercesine topa hamle yapıyor faul çalındıktan sonra. Yetmezmiş gibi hakemin elini cebine attığını, yani sarı kartla cezalandırılacağını anladığı halde, yerde yatan oyuncunun üstüne çullanıyor tekrar. Allah'tan rakibin içerisinde zekası eksik ve o dakikaya dek fiziken ezildiği için siniri aklının önüne geçmiş birkaç oyuncu var da (bu oyunculardan biri rakibin en etkili silahı) Olcay maçı istemeden de olsa dengeye getiriyor. Rakip biraz akıllı olsa biz 10 kişi kalan taraf olurduk ve bugün bu yazının içeriğinde Olcay daha fazla yer kaplardı. Cezası kesilmeli bu sorumsuz hareketin. Olcay biraz dinlendirilmeli. Futbola dönünce haber verir...
***
Gelelim gecenin güzelliklerine!
Onazi muhteşem bir dönüş yaptı. Isı haritasını merak ediyorum. Muhtemelen değmediği nokta kalmamıştır sahada. Böyle bir enerji son dönemde hatırlamıyorum. Tam bir ribaund canavarı gibiydi Okay ile birlikte. Harika işler yaptı ve yaptırdı. Tartışmasız şekilde maçın adamıydı. Bu formunu, pas kalitesinin de üstüne koyarak sürdürmesi dileğiyle...
Bir tebrik de taraftara... Takımın ligin neredeyse dibinde ve galip gelsen dahi sıralamada önemli bir değişiklik olmayacak ama Türkiye'nimn 4 bir yanından Trabzon'a taraftar akıyor. Bunu akıl ve mantıkla izah etmek mümkün değil. "Dik Oyna!" ya hasret kalmış bu insanların, ne istediği ve neye aç olduğu çok belli. Reçete doğal ve genetik koda işlenmiş. Uzaklarda aramaya gerek yok!
Ve Yusuf Yazıcı! Pırlanta gibi parlıyor bu temiz yüzlü kardeşimiz. Ligin milyonlarca Euro'luk yıldızları arasında "EN İYİSİ BENİM!" diye bağırıyor ağzını açmadan. Önü açık artık... Tertemiz bir gelecek onu bekliyor. Sadece gelişmeye devam Yusuf! Bu forma altında çok büyük işler başaracaksın!
Etiketler: #Trabzonspor #Galatasaray #KöşeYazısı #YiğitGayretli